Selim ATAŞ
DÜN DÜNDÜR, BUGÜN BUGÜNDÜR

                Evet, rahmetlik Süleyman Demirel’in sorulan sorulara verdiği pratik bir cevap idi.
                AK Parti’nin dününü ve bu gününü ele alalım…
                AK Parti’nin dünü refah, yükselme ve alım gücünün çok çok iyi olduğu dönemdi. Aynı evde çalışan iki kişi, evini ve arabasını alabiliyordu. Geçim sıkıntısı fazla yoktu. Ve bu devran bugünden yaklaşık 3-4 yıl öncesine kadar devam ederken, ne oldu ki her şey tersine döndü?
tasarım59 reklam paketi
                Ev fiyatları 15 kat yükseldi. O parlak dönem nasıl karanlık ve karaya büründü? Bu zor ve sıkıntılı günlerin ne olacağını kimler düşünüyor? Belki kimilerinin umurunda dahi değildir. Veya kimler bile isteye bu zor günlerin oluşmasına sebep oldu veya yaptılar?
                Kur olaylarıyla ve fiyatları artırarak piyasaları bozup Türkiye’yi ve Türk milletini zor duruma sokanlar, haysiyet ve şerefinize yakışan bol kazançlarla zıplamaya devam edin. Bunu unutmayın ki; asıl sermayeniz 3-5 metre beyaz bezdir. Yaşadığınız lüks malikanelerinizde ebedi kalmayacaksınız, bir gün layık olduğunuz yere gideceksiniz. Kabirde vücudunuzu saracak olan yılanlar, çıyanlar ve böcekler, sizlere lüks hayatlarınızı hatırlatacak.
                Türkiye’nin düştüğü bu korkunç durumdan kimler etkileniyor? Evi olmayan dar gelirliler araba şöyle dursun, ömür boyu ev sahibi olamayacaklar.
                EVET, DÜN DÜNDÜR, BUGÜN BUGÜNDÜR.
                AK Parti’nin dününü geri getirmeye uğraşan var mı? Yani milletvekillerinin bu konuda çalışmaları var mıdır? Ben inanmıyorum. Şu an milletvekilleri yüksek maaşlarına odaklanmış, bolluk içerisinde günlerini geçiriyorlar.
                Değerli okurlarım ve yüce Türk milleti, ben 2018 Genel Seçimleri’nde AK Parti İstanbul 2. Bölge’de Milletvekili Aday Adayı idim. Mülakatta Sayın Hayati Yazıcı vardı. Ve bana ‘Neden Aday Adayı oldun?’ diye sordu. Ben elimdeki yazılı kâğıdı verdim, kâğıdı okuduktan sonra bana kapıyı gösterdi. Aynı şeyle karşılaşacağımı biliyordum.
Kâğıtta yazdıklarım aynen şöyle idi: “Eğer ki Meclis yolu bana görünürse, meclis lokantasında yiyeceğim yemek herhangi bir lokantada kaç lira ise aynı parayı ödeyeceğim. İletişim parasını istemem. Tatil mekanları denen hantal yuvalarına değil, seçildiğim yerde seçmenlerimle ilgilenip partime üye kazanmaya gideceğim.
                Milletvekillerinin maaşları 2 asgari ücret kadar olsun, ‘Komşusu açken tok yatan bizden değildir’ anlayışıyla huzur içinde olurum. Ben bankada maaşını aldıktan sonra ağlayarak evine gidenleri gördüm. Bana göre bu bir zulümdür. Böyle düşünmeyenler de zalimdirler.
                İşte mülakatta yazdıklarımdan dolayı Hayati Yazıcı bana, “Çık dışarı” dedi.
                Ey türlü türlü leziz yemekleri yiyen zenginler, bir fakirin sofrasını hayal ediyor musunuz? Ben inanmıyorum.
                Kimse zulüm ile abat olmamıştır…


Yayınlanma Tarihi : 17/12/2024 00:55
Okunma Sayısı : 698

MURATLIMIZIN EN BÜYÜK SORUNU NEDİR?


Çevre ve hava kirliliği
Ulaşım ve otopark
Çarpık kentleşme
Alt yapı ve kanalizasyon
Asayiş ve uyuşturucu
Yeşil alan ve parklar
Yol ve kaldırımlar
reklam 1
Günlük Kurlar