Osman BAŞTUHAN
ÖNCE VATAN
Önce vatan diyenler... Ben vatanımı seviyorum demekle vatan sevilmiyor.
Gece yastığa başını koyduğunda, "Ben bugün vatanım için neler düşündüm, neler yaptım" diye soracaksın kendine...
Her şeyden önce dürüst olacaksın. İki yalanla insanları kandırdığını düşünerek, kendini bir halt sanmayacaksın. Bir vatan evladı yeri geldiğinde; küçük bir çocukla, bir kadınla, bir düşkünle ağlayacak. Vatanını sevmek öyle basit değil. Vatan hainlerine ASLA meydanları bırakmayacaksın!
Ülkenin parçalanması için her türlü tertip, düzen, tuzak hazırlayanlara siper olacak, geçit vermeyeceksin. Osmanlı'yı parçalayan zamanın süper güçleri bu milleti esir alamadılar. O zamanın modern teknolojisine sahip süper devletlerin onca boyunduruğunu bu millet kabul etmedi ve söküp attı. Hani derler ya; geri çekilmek sıçramanın gereğidir diye, onun için ÖNCE VATAN diyen, bütün yurdunu milletini sevenler, maddi çıkarı bir tarafa bırakın ve vatan için, millet için, bir araya gelmenin zamanı geldi ve geçiyor. Dünya durdukça neslimizin hür yaşaması için ÖNCE VATAN diyenler bir araya gelmelidir.
Siyaset dünyasına YETER ARTIK!
Yaşım çok şeyler görmüş olmak için yeterli değil belki ama bu ülke, ben doğduğum zamandan bu yana çok şeyler gördü ve yaşadı. Anlaşılmayan nokta bizim bizle meselemiz nedir? Neden BİZ olmak yerine, ben, sen veya o olmak peşinde koşuyoruz? Neden bize gözünü dikmiş salyaları akanlarla değil de, birbirimizle uğraşıyoruz. Birbirimizi bu çekememezliğimiz neden? Türkiye Cumhuriyet olduktan sonra atılımlar ile büyümüş ve büyümeye devam eden bir ülke iken, neden bindiğimiz dalı kesmek için uğraşıyoruz?
Benim partilerle bir meselem yok. Particiliği, partizanlığı fazla sevmem. Anlatmaya çalıştığım partiler üstü bir durum. Kimse şu parti şöyle iyidir, böyle dürüsttür demesin. Şu anda düzeni veya sistemi eleştiriyorsanız kusura bakmayın ama bu bozuk sistemin bir parçası da sizsiniz. Takım tutar gibi parti tutmak, seçim geldi mi “Benim oyum zaten belli gider A partisine basarım olur biter” diyorsanız, o zaman siz bu ülkeye zarar veriyorsunuz demektir. Olması gereken bu ülke için hayırlı olanı seçmektir. Oy vermek iki dakika sürer, ama oyun vebalini taşımak ağırdır. Vatanını seven sonradan üzülür, elim kırılsaydı da vermeseydim der. Seçmen kime ve neden oy vereceğini en iyi kendisi bilmelidir. Sokakta şu veya bu dağıtılıyor diye oy verilen bir partiden bu vatana ve millete bir hayır gelmez. Siyasetin promosyonu, eşantiyonu olamaz! Siyaset propaganda ile miting ile yapılmalıdır. Bana göre seçilmiş olsun veya olmasın demokratik bir seçimde her partinin eşit bir seçim bütçesi olmalıdır.
Sokaktaki vatandaş, “Bu adama vermezsek, kime vereceğiz alternatifi yok” diyorsa, alternatifi olmayan bir siyaset arenasının bu hale gelmesinin sebebi yine vatandaştır. Türk siyaseti zaman içerisinde yeni lider adayları çıkaramayacak kadar körelmiş, siyasetin rengi ve içeriği adamcılık, imtiyaz, makam ve mevki düşkünlüğü olmuştur.
Özellikle bir partiden veya başkanından bahsetmiyorum. Genel olarak sistem üzerinden sorgulama yapıyorum. Çünkü sistem sorgulanmadıkça sorun çözülemez. Arka tekerlek ön tekerleği takip eder. Kişiler değişir, partiler değişir ama siyasette sistem kökten değişmediği sürece, bozuk düzen aynen devam eder. Halbuki o kadar zengin kültüre sahip bir ülkemiz var ki, yönetim biçimi Cumhuriyet ve Demokrasiden geldiği için Müslüman'ı, Hıristiyan'ı ve Yahudi'si bir arada yaşayabiliyor. Türk ile Kürt kız verip, kız alıp akraba olmuş. Yaşlı bir kadını karşıdan karşıya geçiren küçük bir çocuğun içerisindeki gurur duygusu da ayrı bir zenginlik. Sokakta kalana yer veren, açı doyuran bir milletimiz var. Çanakkale'de Mustafa Kemal'imiz, Yozgatlı Rıza'mız ve Ağrılı Mehmet'imiz hep beraber bu vatan uğruna mücadele ettiği için büyüğüz. 12 ay bu vatan için seve seve görev yapan ve namus borcumuzu bizden önce nöbet tutan Mehmetçiğe ödeyebildiğimiz için zenginiz. Ama işin içine siyaset girdiğinde bütün maneviyatı kaybolur her şeyin. Haber bile izlemek istemem çoğu zaman. Bel altı bir üslupla yapılana siyaset, milleti temsil eden ağzı bozuk, kavgacı olana vekilim diyemem. Bazen şunu düşünürüm; siyaset olmadan yönetilebilir mi bu ülke? Mantıksız bir düşünce olduğunu biliyorum, bu yüzden vatan ve millet uğruna olan bir siyaset diliyorum.
Bu ülkenin dış borcu olabilir, iç borcu da olabilir. Bunlar bir şekilde halledilir ama bir evin içinde huzursuzluk hakimse; o evde sükunet kolay sağlanamaz. O evde ayrılık ve gözyaşı olur. Yani her şeyden önce huzur gelir, huzur olmayan bir yerde ne saygı, ne sevgi ne de istikrar olur.
Benim hiçbir parti ile bağlantım yok, hiç bir partiye üyeliğim yok, hiçbir partiden bir çıkarım yok. Benim her zaman taşımaktan onur duyduğum, TÜRKİYE CUMHURİYETİ nüfus cüzdanım var. Ben ocu veya bucu değilim, benim tavrım açık ve nettir! Bu ülke için çalışacak, bu ülkede huzuru sağlayacak, her kesime aynı mesafede durup, aldığı maaşı kuruşu kuruşuna hak edecek ve sofrada yediği lokmada, tüyü bitmemiş yetimin rızkını boğazına koymayacak, yakınlarını mevki sahibi yapmayacak biri varsa, oyumun sahibi o olur. Bugün A partisi olur, yarın B ve sonra C... Önemli olan seçimde kazanan partinin değil, kazananın her zaman ÖNCE VATAN olmasıdır.
Siz de parti gözetmeksizin Türk siyasetindeki kaosun ve yozlaşmanın farkındaysanız; seçim zamanlarında iyice bir düşünün. Artık bilinçli ve sorumluluk sahibi seçmenler olarak, parti fanatikliğini ve sabit fikirli bu anlayışı yıkmalıyız. Çünkü bu ülke hepimizin! Bu ülke olmazsa, aile olmaz, ev olmaz, çalışacak iş olmaz, millete ait bayrak olmaz bunu asla unutmamalıyız. Önce parti değil, önce lider değil, her zaman ÖNCE VATAN…
Okunma Sayısı : 36394