İbrahim BİRELMA
DEDE VE TORUN DOĞAL MÜTTEFİKLERDİR
Birçok dostumuzun dede olması üzerine “dede – torun” ilişkisine ait okuduğumuz bir kitaptan bazı notları paylaşmak istiyoruz.
-
“86 yaşındayım ama doktorum 68’indeki bir insandan daha sıhhatli olduğumu iddia ediyor. Kendimi 58’inde hissediyorum, yaşama sevincimin formülünü soranlara kutsal kitaplar deyince salak salak gülüyorlar”.
-
Tutkumu canım annem Behice Hanım ateşlemişti. Yedi yaşımdan itibaren her gece okuyarak uyudum.
-
15 Kasım 1952’de evlendim. 1953’ün son günü oğlumuz Alper doğdu.
-
Beş yıl sonra torunumuz Alp doğdu. Anne ve babasının önceliği bilim olunca, minik Alp de evimizin neşesi oldu. “Evlat badem, torun badem içiydi.”
-
Alp, Lale’yle geçen yaz evlendi. Lale Ağustosun ikinci yarısında doğum yaptı. Türk – Arjantin – Boşnak – İrlandalı kırması torunumuzun oğlunun adı belli: Eralp. O ilkokula başladığında ben 92 yaşında olacağım. Kütüphaneme girip meraklı meraklı rafları karıştıracak. Babasıyla şakalaştığım gibi ona da, “Ben ölünce bu kitaplar senin olacak” diyeceğim. Eralp koşa koşa Emel’e (eşim) gidip, “Büyükdedem ne zaman ölecek?” diye soracak.
-
Eralp, babasının yardımıyla okumayı, yazmayı sökmüş, çarpmalara başlamıştı. Peri masalları kurguluyor, bir kitabına sarılmadan uyumuyordu. Kütüphanemi kime bırakacağımı artık düşünmez olmuştum. Tek hecelik sözcüklerle hepimizi yönetir, bana “De” , Emel’e “Em” derdi.
-
22 Haziran sabahı baba / oğul bize baskın yaptılar. Eralp sağ işaret parmağını yüzüme doğru üç kez sallayıp, “Seni götürmeye geldik” demişti. El ele kütüphaneme çıkarken “Sen ölünce bunlar benim mi olacak?” diye sormuştu.
Yurt dışına çıkmak için havaalanında bekleme salonunda telefonum çaldı:
-
Deee! Deee! Deee!
-
De, sen neden artık bize gelmiyorsun?
-
Biraz hastayım oğlum; sana mikrop bulaşmasın diye iyileşmeyi bekliyorum.
-
De, sen ölmeyeceksin di mi?
-
Ölecek adam sesinden belli olur; öyle bir sesim var mı?
-
Bilmem! De, hani biz kitaplarını paylaşacaktık?
-
Eralp’çim bak ben ne düşündüm; o kitaplar çoook uzun zaman benimdi, galiba onlardan bıktım. Paylaşmak yerine hepsini sana vereceğim.
-
Yaşasın! Yaşasın!
-
Sana bir şey daha söyleyeceğim, sen çok akıllısın, güzelsin ama en önemlisi iyi bir çocuk olmaktır. Daima iyi olmaya çalış, kimselere kötülük yapma, olur mu oğlum?
-
Annemden mi daha iyi olmalıyım?
-
Annenden, babandan ve benden de daha iyi.
-
Ben senden daha iyi bir yazar olmak istiyorum De! Çünkü herkes seni tanımıyor.
-
O zaman hem ünlü, hem önemli ol oğlum. Seni Yaşar Kemal diye bir amcayla tanıştırmıştım; işte O hem ünlü, hem de önemlidir. Ama önce iyi bir okur olmalısın.
-
Hem ünlü, hem de önemli olmak için kaç kitap okumalıyım?
-
Sabırlı olacaksın, zamanı gelince ben onu sana, rüyana girerek söylerim.
-
De, sen rüyalara girebiliyor musun?
-
Bir insan en çok sevdiğinin rüyasına girebilir Eralp. Ben seni görmesem, çoook uzaklarda olsam bile hep en çok seni seveceğim. Bunu unutma oğlum…
Dede – torun ilişkileri hakkında yukarıda alıntıladığımız konuşmaları ilginç bulduğumuz bir söz ile bitirelim: “Hesap günü geldiğinde ne okuduğumuzu değil, ne yaptığımızı soracaklardır.” (Thomas A. Kempis)
(Selçuk Altun, Buraları Rüzgar, Buraları Yağmur, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1.Basım: Ekim 2015, İstanbul, kitabından derlenmiştir.) 07.9.2020
Yayınlanma Tarihi : 4/10/2018 20:12
Okunma Sayısı : 59180
Okunma Sayısı : 59180
Muratlı Nöbetçi Eczane
MURATLIMIZIN EN BÜYÜK SORUNU NEDİR?
Çevre ve hava kirliliği
Ulaşım ve otopark
Çarpık kentleşme
Alt yapı ve kanalizasyon
Asayiş ve uyuşturucu
Yeşil alan ve parklar
Yol ve kaldırımlar
Günlük Kurlar