Trakya'da hava kirliliği var
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi(NKÜ)’den Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, Trakya’da hava kirliliği yaşandığını açıkladı.
Muratlı Hizmet - Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, Trakya’da hava kirliliğinin yaşandığına dikkat çekerek; “Bu bölgede organize sanayi bölgeleri ve o bölgelerde faaliyet gösteren sanayi tesisleri özellikle hem enerjiyi temin etmek, hem de proseslerinde kullandıkları kimyasallar nedeniyle yoğun bir kirlilik, kirleticiyi atmosfere salıyorlar. Geçtiğimiz günlerde de özellikle birkaç ay öncesinde de bu bölgede yoğun koku olarak hissettiğimiz şey aslında bir hava kirliliğidir. Kamuoyunda da böyle yanlış bir algı var. Koku diyerek geçtiğimiz şey aslında hava kirliliğidir” diye konuştu.
Trakya’da sanayi tesislerinden ve doğalgazın olmadığı bölgelerde evsel ısınmalardan kaynaklanan hava kirliliğinin yaşandığını kaydeden Tecer, “Bölgemizdeki yoğun sanayi faaliyetleri nedeniyle zaman zaman pik seviyelerde bir hava kirliliği yaşanıyor. Geçtiğimiz günlerde yaptığımız bir çalışmada özellikle Çorlu’nun Emlak Konutları bölgesinde yoğun bir koku problemi ile karşılaştık. Namık Kemal Üniversitesi’nin geliştirdiği koku bildiri uygulaması ile vatandaşlar koku aldığı yerlerde bunu bildiriyorlar” şeklinde konuştu.
Marmara Temiz Hava Müdürlüğü’nce seyyar araçlarla bölgede ölçüm çalışması yapıldığını, geçen son 6 aylık süreçte bilhassa partikül madde ve organik kirleticilerin sınır değerlerini aştığı günlerin olduğunu belirleyen Prof. Dr. Tecer, “Bize koku bildirimi yapıldığı günlerle kıyasladığımız zaman ölçüm sonuçları ile uyumluluk gösterdi. Yani burada yaşanan hava kirliliğinin büyük bir kısmı endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanıyor. Trafik de buna büyük etkiydi ama özellikle kış aylarında, olumsuz meteorolojik koşulların bir araya gelmesiyle sanayi bölgelerinde yerleşim yerlerine hava kirliliğinin taşındığını anlıyoruz ve bunu gözlemliyoruz. Özellikle kış aylarında inversiyon dediğimiz bir hava olayı meydana geliyor. Bu olayın yaşandığı durumlarda da hava kirleticiler dağılma fırsatı bulamıyorlar” sözcüklerini kullandı.
Hava ölçümlerine bakıldığında her ne kadar büyük bir kısımda sınır değerlerinin aşılmadığını anımsatan Tecer, “Aşılmıyor olsa da şunu dikkate alınması gerekiyor. Bu ölçüm sonuçları 24 saatlik ortalamaları içeriyor ama zaman zaman günün belli saatlerinde hava kirleticilerin pik yaptığı saatler oluyor. O zaman insan sağlığı açısından olumsuz etkileri meydana geliyor. Bu ölçümler 24 saate yuvarlandığı zaman, limit değerlerin altına düştüğünü görüyoruz, bu yanıltıcı bir durumdur. Mesela partikül maddeler zaman zaman 70-80 mikrogram/metreküpe ulaşmış özellikle bazı günlerde uçucu organikler dediğimiz benzen, tolüen gibi uçucu organik bileşikler 60-70 mikrogram/metreküpe ulaştığı saatler olmuş, bu yüksek bir değer. Normalde uçucu organiklerin değerleri 5 mikrogram/metreküp aşağısında olması lazım, sınır değeri budur hatta bazıları için bu değer 1’dir. Ama bu bölgede 70-80 mikrogram/metreküp ölçülen günler olmuş. PM10 dediğimiz küçük partiküllerin günlük ortalamada 50 mikrogram/metreküp değerini aşmaması gerekir. Ama saatlik ölçtüğümüzde zaman zaman 70-75, 80-85 mikrogram/metreküplere ulaştığını görüyoruz. Bu değerler ölçüm istasyonlarının sonuçlarında da var, bize yapılan geri bildirimlerde de var” dedi.
Hava kirliliğinin önemli çevre problemlerinden biri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tecer; “Özellikle bölgemizde, Ergene Havzası’nda da havamız zaman zaman kirleniyor. Hava kirlenmesinin pek çok sebebi var. İnsan kaynaklı olanlardan bahsedecek olursak; yoğun sanayi faaliyetlerinin oluşturduğu kirlilik, trafiğin oluşturduğu, trafikten kaynaklanan kirlilik ve özellikle kış dönemlerinde doğalgazın olmadığı bölgelerde evsel ısınmalardan kaynaklanan kirlilik var. Ama bu bölgemizde özellikle kış aylarında trafiğe bağlı olarak gelişen bir hava kirliliği var. Ayrıca da sanayi tesislerinden oluşan bir kirlilik var. Bu bölgede organize sanayi bölgeleri ve o bölgelerde faaliyet gösteren sanayi tesisleri özellikle hem enerjiyi temin etmek, hem de proseslerinde kullandıkları kimyasallar nedeniyle yoğun bir kirlilik, kirleticiyi atmosfere salıyorlar. Geçtiğimiz günlerde de özellikle birkaç ay öncesinde de bu bölgede yoğun koku olarak hissettiğimiz şey aslında bir hava kirliliğidir. Kamuoyunda da böyle yanlış bir algı var. Koku diyerek geçtiğimiz şey aslında hava kirliliğidir. Kokuya sebebiyet veren de atmosferdeki koku yapan organik bileşiklerdir. Bunlar sağlığımıza da ciddi zararlar verir. Bunlar gece saatlerinde özellikle bu bölgede yoğun olarak etkisini gösteriyor, göstermektedir. Hava kirliliğine koku problemi olarak bakmamamız gerekiyor” diye konuştu.
Trakya’da Ergene Havzası’nın atıklarla ilgili kirliliğinin tartışıldığını ve bunun ön planda olduğunu dile getiren Tecer, hava kirliliğinin genel olarak bölgede gündem dışında olduğunu sözlerine ekledi. Prof. Dr. Tecer; “Bunu da gündeme almak, tartışmak gerekiyor. Çünkü hava da su gibi temel ihtiyaçlarımızdan bir tanesi ki günde yaklaşık olan 15 bin litre hava soluyor sağlıklı bir insan. Dolayısıyla soluduğumuz havanın içerisinde mikrometre düzeyinde de olsa Mikrogram düzeyinde de olsa toksik ve kanserojen kirleticilerin bünyeye girmesi önemli sağlık sorunları yapacaktır. Bir de şuna dikkat çekmek gerekiyor, özellikle bu günlerde, meteorolojik olayların da etkisinin yaşlandığı günümüzde enverziyon tabakası meydana geliyor, enverziyon olayı olgusu meydana geliyor. Bu sıcaklığın terslenmesi anlamına geliyor ki bu enverziyonun bu sezonda sık görülmesi, oluşan hava kirliliğinin de atmosferden dağılmayarak insan sağlığını daha fazla etkilediği dönemler anlamına geliyor” ifadelerini kaydetti.
Muratlı Hizmet - Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, Trakya’da hava kirliliğinin yaşandığına dikkat çekerek; “Bu bölgede organize sanayi bölgeleri ve o bölgelerde faaliyet gösteren sanayi tesisleri özellikle hem enerjiyi temin etmek, hem de proseslerinde kullandıkları kimyasallar nedeniyle yoğun bir kirlilik, kirleticiyi atmosfere salıyorlar. Geçtiğimiz günlerde de özellikle birkaç ay öncesinde de bu bölgede yoğun koku olarak hissettiğimiz şey aslında bir hava kirliliğidir. Kamuoyunda da böyle yanlış bir algı var. Koku diyerek geçtiğimiz şey aslında hava kirliliğidir” diye konuştu.
Trakya’da sanayi tesislerinden ve doğalgazın olmadığı bölgelerde evsel ısınmalardan kaynaklanan hava kirliliğinin yaşandığını kaydeden Tecer, “Bölgemizdeki yoğun sanayi faaliyetleri nedeniyle zaman zaman pik seviyelerde bir hava kirliliği yaşanıyor. Geçtiğimiz günlerde yaptığımız bir çalışmada özellikle Çorlu’nun Emlak Konutları bölgesinde yoğun bir koku problemi ile karşılaştık. Namık Kemal Üniversitesi’nin geliştirdiği koku bildiri uygulaması ile vatandaşlar koku aldığı yerlerde bunu bildiriyorlar” şeklinde konuştu.
Marmara Temiz Hava Müdürlüğü’nce seyyar araçlarla bölgede ölçüm çalışması yapıldığını, geçen son 6 aylık süreçte bilhassa partikül madde ve organik kirleticilerin sınır değerlerini aştığı günlerin olduğunu belirleyen Prof. Dr. Tecer, “Bize koku bildirimi yapıldığı günlerle kıyasladığımız zaman ölçüm sonuçları ile uyumluluk gösterdi. Yani burada yaşanan hava kirliliğinin büyük bir kısmı endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanıyor. Trafik de buna büyük etkiydi ama özellikle kış aylarında, olumsuz meteorolojik koşulların bir araya gelmesiyle sanayi bölgelerinde yerleşim yerlerine hava kirliliğinin taşındığını anlıyoruz ve bunu gözlemliyoruz. Özellikle kış aylarında inversiyon dediğimiz bir hava olayı meydana geliyor. Bu olayın yaşandığı durumlarda da hava kirleticiler dağılma fırsatı bulamıyorlar” sözcüklerini kullandı.
Hava ölçümlerine bakıldığında her ne kadar büyük bir kısımda sınır değerlerinin aşılmadığını anımsatan Tecer, “Aşılmıyor olsa da şunu dikkate alınması gerekiyor. Bu ölçüm sonuçları 24 saatlik ortalamaları içeriyor ama zaman zaman günün belli saatlerinde hava kirleticilerin pik yaptığı saatler oluyor. O zaman insan sağlığı açısından olumsuz etkileri meydana geliyor. Bu ölçümler 24 saate yuvarlandığı zaman, limit değerlerin altına düştüğünü görüyoruz, bu yanıltıcı bir durumdur. Mesela partikül maddeler zaman zaman 70-80 mikrogram/metreküpe ulaşmış özellikle bazı günlerde uçucu organikler dediğimiz benzen, tolüen gibi uçucu organik bileşikler 60-70 mikrogram/metreküpe ulaştığı saatler olmuş, bu yüksek bir değer. Normalde uçucu organiklerin değerleri 5 mikrogram/metreküp aşağısında olması lazım, sınır değeri budur hatta bazıları için bu değer 1’dir. Ama bu bölgede 70-80 mikrogram/metreküp ölçülen günler olmuş. PM10 dediğimiz küçük partiküllerin günlük ortalamada 50 mikrogram/metreküp değerini aşmaması gerekir. Ama saatlik ölçtüğümüzde zaman zaman 70-75, 80-85 mikrogram/metreküplere ulaştığını görüyoruz. Bu değerler ölçüm istasyonlarının sonuçlarında da var, bize yapılan geri bildirimlerde de var” dedi.
Hava kirliliğinin önemli çevre problemlerinden biri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tecer; “Özellikle bölgemizde, Ergene Havzası’nda da havamız zaman zaman kirleniyor. Hava kirlenmesinin pek çok sebebi var. İnsan kaynaklı olanlardan bahsedecek olursak; yoğun sanayi faaliyetlerinin oluşturduğu kirlilik, trafiğin oluşturduğu, trafikten kaynaklanan kirlilik ve özellikle kış dönemlerinde doğalgazın olmadığı bölgelerde evsel ısınmalardan kaynaklanan kirlilik var. Ama bu bölgemizde özellikle kış aylarında trafiğe bağlı olarak gelişen bir hava kirliliği var. Ayrıca da sanayi tesislerinden oluşan bir kirlilik var. Bu bölgede organize sanayi bölgeleri ve o bölgelerde faaliyet gösteren sanayi tesisleri özellikle hem enerjiyi temin etmek, hem de proseslerinde kullandıkları kimyasallar nedeniyle yoğun bir kirlilik, kirleticiyi atmosfere salıyorlar. Geçtiğimiz günlerde de özellikle birkaç ay öncesinde de bu bölgede yoğun koku olarak hissettiğimiz şey aslında bir hava kirliliğidir. Kamuoyunda da böyle yanlış bir algı var. Koku diyerek geçtiğimiz şey aslında hava kirliliğidir. Kokuya sebebiyet veren de atmosferdeki koku yapan organik bileşiklerdir. Bunlar sağlığımıza da ciddi zararlar verir. Bunlar gece saatlerinde özellikle bu bölgede yoğun olarak etkisini gösteriyor, göstermektedir. Hava kirliliğine koku problemi olarak bakmamamız gerekiyor” diye konuştu.
Trakya’da Ergene Havzası’nın atıklarla ilgili kirliliğinin tartışıldığını ve bunun ön planda olduğunu dile getiren Tecer, hava kirliliğinin genel olarak bölgede gündem dışında olduğunu sözlerine ekledi. Prof. Dr. Tecer; “Bunu da gündeme almak, tartışmak gerekiyor. Çünkü hava da su gibi temel ihtiyaçlarımızdan bir tanesi ki günde yaklaşık olan 15 bin litre hava soluyor sağlıklı bir insan. Dolayısıyla soluduğumuz havanın içerisinde mikrometre düzeyinde de olsa Mikrogram düzeyinde de olsa toksik ve kanserojen kirleticilerin bünyeye girmesi önemli sağlık sorunları yapacaktır. Bir de şuna dikkat çekmek gerekiyor, özellikle bu günlerde, meteorolojik olayların da etkisinin yaşlandığı günümüzde enverziyon tabakası meydana geliyor, enverziyon olayı olgusu meydana geliyor. Bu sıcaklığın terslenmesi anlamına geliyor ki bu enverziyonun bu sezonda sık görülmesi, oluşan hava kirliliğinin de atmosferden dağılmayarak insan sağlığını daha fazla etkilediği dönemler anlamına geliyor” ifadelerini kaydetti.
Yayınlanma Tarihi : 22/2/2022 12:46
Okunma Sayısı : 2066
Okunma Sayısı : 2066
Muratlı Nöbetçi Eczane
MURATLIMIZIN EN BÜYÜK SORUNU NEDİR?
Çevre ve hava kirliliği
Ulaşım ve otopark
Çarpık kentleşme
Alt yapı ve kanalizasyon
Asayiş ve uyuşturucu
Yeşil alan ve parklar
Yol ve kaldırımlar
Günlük Kurlar