Selim ATAŞ
FİLİSTİN KAN AĞLIYOR

                Eyyûbîlerden bugüne bir hafıza
                Filistin bugün acı içinde. Bu coğrafyanın hafızası ise derin ve katmanlı. O hafızanın en parlak sayfalarından biri, Eyyûbîler devridir. Bu yazıda, Selahaddin Eyyûbî’nin yükselişini ve Haçlılara karşı kazandığı kritik zaferleri, hataları düzelterek ve akışı güçlendirerek kısaca hatırlayalım.
tasarım59 reklam paketi
                Zengilerden Eyyûbîlere giden yol
                Zengiler, Büyük Selçuklulara bağlı Musul ve Halep Atabeyliği’ydi. Bu hanedanın en kudretli ismi Nureddin Mahmud Zengi (1146–1174), merkezini Halep’e alarak Kuzey Suriye’de güçlü bir siyasal birlik kurdu; ardından Şam’ı da hâkimiyeti altına aldı.
                Yüzyılın ortalarında, özellikle 1160’larda Kudüs Krallığı Mısır’a ardı ardına seferler düzenledi. Şiî Fatımî Devleti’nin son hükümdarı el-Âdid, bu baskı karşısında Nureddin’den yardım istedi. Nureddin de komutanı Şirkuh ile yeğeni Selahaddin’i Mısır’a gönderdi. Şirkuh 1169’da Kahire’de vezirliğe geldi, ancak birkaç ay sonra vefat etti; yerine Selahaddin geçti.
                Selahaddin’in devletleşmesi
                Sünnî olan Selahaddin, 1171’de Fatımî hilâfetini sona erdirip hutbeyi Abbâsî Halifesi adına okuttu. Hamisi Nureddin’in 1174’te vefatı üzerine de fiilî bağımsızlığını ilan ederek Eyyûbî hanedanını kurdu. Kısa sürede Mısır’dan Suriye’ye, Filistin’in büyük bölümüne, Hicaz’daki kutsal şehirlere (Mekke–Medine) ve Yemen’e kadar uzanan geniş bir coğrafyada siyasî birlik ve askerî koordinasyon sağladı.
                Selahaddin ve Haçlılar
                Selahaddin’in ordusu tek bir unsurdan ibaret değildi; Kürt çekirdeğin yanı sıra Türk kökenli gulâmlar ve Türkmen süvariler, Arap birlikler ve bölgedeki diğer unsurlar ortak bir hedef etrafında birleşti. Amaç, dağınık Müslüman siyasî yapıyı toparlayıp Haçlı baskısını kırmaktı.
                Dönüm noktası, 4 Temmuz 1187’de Taberiye Gölü yakınındaki Hıttin (Hattin) Savaşıydı. Kudüs Krallığı’nın ana gücü burada imha edildi. Bunun ardından Selahaddin, 2 Ekim 1187’de 88 yıldır Haçlı işgali altında bulunan Kudüs’e girdi. 1099’daki fetihten sonra Haçlıların şehre girdiğinde gerçekleştirdiği büyük katliamın aksine, Selahaddin kitlesel bir kıyıma izin vermedi; fidye ve emân (güvence) esaslı, görece müsamahalı bir teslim şartı uyguladı. Bu tutumu, yalnızca Müslüman dünyasında değil, Avrupa’da dahi “şövalyece” diye anıldı ve ona dünya çapında bir şöhret kazandırdı.
                Tarih, bugünle konuşur. Eyyûbî tecrübesi bize, dağınıklığın felaket; adaletli bir birlikteliğin ise umut olduğunu hatırlatıyor.
                DEVAM EDECEK…


Yayınlanma Tarihi : 17/12/2024 00:55
Okunma Sayısı : 229

MURATLIMIZIN EN BÜYÜK SORUNU NEDİR?


Çevre ve hava kirliliği
Ulaşım ve otopark
Çarpık kentleşme
Alt yapı ve kanalizasyon
Asayiş ve uyuşturucu
Yeşil alan ve parklar
Yol ve kaldırımlar
reklam 1
Günlük Kurlar