Ülkemizde suçlulara ceza verilmediği kanaati hâkim, hak ettiği ceza verilmediği veya cezaevinde ıslah edilmeden salıverildiği kanaati hâkim.
Ülkemizde cezaevleri kapasitesi üzerinde mahkûma ev sahipliği yapıyor. Her yıl yeni birçok ceza evi açılmasına rağmen suçluların artışı, maalesef cezaevi artış oranından daha fazla...
Kalbura çevrilen ceza infaz sistemi sayesinde binlerce suçlu cezası bitmeden salıveriliyor. Bu kanaat mahkumların, mahkûm adaylarının, tüm halkımızın ortak söylemi…
Böyle olunca suç işlemekten korkmayan suçlu, gözünü kırpmadan suç işleyebiliyor. Nasıl olsa cezam bitmeden bir kanun çıkar, salınıveririm diye düşünen suçlu hiç suç işlemekten çekinir mi?
Bu kanunlara itimat, güven olmayınca suç işlenir. Cezaevleri de mahkumları maalesef mecburiyetten salıveriyor.
Cezaevleri kapasitesi 280 bin, şu anki mahkûm sayısı 360 bin… Üst üste, sırayla yatan mahkûm da sonuçta insan. Onlara uygun ortam sağlayamıyorsan salacaksın…
Nitekim de şöyle evirip, böyle çevirip infaz kanunu ile oynayıp, üstü örtülü aflar yapılıyor. Yapılmak mecburiyetinde kalınıyor...
Ne kadar cezaevi yaparsak yapalım, yine de bu ortamda yeterli cezaevi kapasitesine asla kavuşamayız.
Bataklığı kurutmak, sivrisinekle mücadeleden daha önemlidir...
İktidara yakın insanlar, aşırı para kazandıran gayrimeşru işlere cesaretle giriyorlar. Bu gayrimeşru işleri yazmıyorum, azıcık haber dinleyen ne demek istediğimi de anlar...
Bu tavizler, yüzlerce milyon dolar kazandırır. Ama yüzlerce insanın hayatını mahveder, yüzlerce basit suçluları cezaevine düşürür. Arkadaki büyük güçlere maalesef hiç dokunulmaz…
Kalkınma projesinin getirdiği noktada insanımız maneviyatını iyice kaybetti. Avrupa’dan daha fazla sapıttı. Hatta tozuttu… Kontrol edilemeyen durumlar ortaya çıktı.
Geldiğimiz bu noktadan dönüş gerçekten çok zor. Hatta daha kötü noktalara doğru kaymakta…
Bu zamanda idareci olanların işi öteki tarafta çok çetin olacak. Çok para, çok zenginlik iyidir ama hayır getirmeyebilir.
İnsanları bozabilir, yozlaştırabilir. Bir Japonya olamadık; bu kadar köklü, muhafazakâr geçmişimize rağmen yeni nesle bu güzel hasletlerimizi aktaramadık. Planlı büyüyemedik. Plansızlık bizi kaoslara, kafa karışıklığına sürükledi. İnsanımız çıkışı bulamadan kayboldu. Cezaevlerine düştü.
Her derdin, ölüm hariç çaresi var. Yeter ki doğru adımları atalım. Israrla, tavizsiz bu yolda yürüyelim…
Ülkemizde cezaevleri kapasitesi üzerinde mahkûma ev sahipliği yapıyor. Her yıl yeni birçok ceza evi açılmasına rağmen suçluların artışı, maalesef cezaevi artış oranından daha fazla...
Kalbura çevrilen ceza infaz sistemi sayesinde binlerce suçlu cezası bitmeden salıveriliyor. Bu kanaat mahkumların, mahkûm adaylarının, tüm halkımızın ortak söylemi…
Böyle olunca suç işlemekten korkmayan suçlu, gözünü kırpmadan suç işleyebiliyor. Nasıl olsa cezam bitmeden bir kanun çıkar, salınıveririm diye düşünen suçlu hiç suç işlemekten çekinir mi?
Bu kanunlara itimat, güven olmayınca suç işlenir. Cezaevleri de mahkumları maalesef mecburiyetten salıveriyor.
Cezaevleri kapasitesi 280 bin, şu anki mahkûm sayısı 360 bin… Üst üste, sırayla yatan mahkûm da sonuçta insan. Onlara uygun ortam sağlayamıyorsan salacaksın…
Nitekim de şöyle evirip, böyle çevirip infaz kanunu ile oynayıp, üstü örtülü aflar yapılıyor. Yapılmak mecburiyetinde kalınıyor...
Ne kadar cezaevi yaparsak yapalım, yine de bu ortamda yeterli cezaevi kapasitesine asla kavuşamayız.
Bataklığı kurutmak, sivrisinekle mücadeleden daha önemlidir...
İktidara yakın insanlar, aşırı para kazandıran gayrimeşru işlere cesaretle giriyorlar. Bu gayrimeşru işleri yazmıyorum, azıcık haber dinleyen ne demek istediğimi de anlar...
Bu tavizler, yüzlerce milyon dolar kazandırır. Ama yüzlerce insanın hayatını mahveder, yüzlerce basit suçluları cezaevine düşürür. Arkadaki büyük güçlere maalesef hiç dokunulmaz…
Kalkınma projesinin getirdiği noktada insanımız maneviyatını iyice kaybetti. Avrupa’dan daha fazla sapıttı. Hatta tozuttu… Kontrol edilemeyen durumlar ortaya çıktı.
Geldiğimiz bu noktadan dönüş gerçekten çok zor. Hatta daha kötü noktalara doğru kaymakta…
Bu zamanda idareci olanların işi öteki tarafta çok çetin olacak. Çok para, çok zenginlik iyidir ama hayır getirmeyebilir.
İnsanları bozabilir, yozlaştırabilir. Bir Japonya olamadık; bu kadar köklü, muhafazakâr geçmişimize rağmen yeni nesle bu güzel hasletlerimizi aktaramadık. Planlı büyüyemedik. Plansızlık bizi kaoslara, kafa karışıklığına sürükledi. İnsanımız çıkışı bulamadan kayboldu. Cezaevlerine düştü.
Her derdin, ölüm hariç çaresi var. Yeter ki doğru adımları atalım. Israrla, tavizsiz bu yolda yürüyelim…
MURATLIMIZIN EN BÜYÜK SORUNU NEDİR?
Çevre ve hava kirliliği
Ulaşım ve otopark
Çarpık kentleşme
Alt yapı ve kanalizasyon
Asayiş ve uyuşturucu
Yeşil alan ve parklar
Yol ve kaldırımlar
Günlük Kurlar