Muratlı zift akıyor!
Saray, Çerkezköy ve Çorlu yönünden gelerek Muratlı’da diğer kollarla birleşen dere zift akıyor.
Ergene bir türlü kurtulamadı!
Yıldız Dağları’nda hayat kaynağı olarak doğan ve 5 kilometre sonra zehre dönüşen Ergene Nehri’ndeki değişimi ele alan Hürriyet Gazetesi Yazarı Ömer Erbil, nehir boyunca suyun durumunu adım adım takip etti. Özellikle Saray, Çerkezköy ve Çorlu yönünden gelip Muratlı’da birleşen derenin zift aktığını aktaran Ömer Erbil, tüm çabalara rağmen Trakya’yı baştan başa dolanan 285 kilometre uzunluğundaki Ergene Nehri’nin bir türlü kirlilikten kurtarılamadığını söyledi.
Bakanlık çalışıyor ama!
Ergene Nehri’nin temizlenmesi için planlanan arıtma tesislerinin de yetersiz kaldığını öne süren Gazeteci Ömer Erbil, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın denetim yapmayan belediyeleri suçladığını, bakanlığın Ergene’yi kurtarmak için yeni projeleri de hayata geçirdiğini anlattı.
5 kilometrede kirleniyor!
Yıldız Dağları’ndan doğan ve 7 kolu olan Ergene Nehri kaynağında içilebilecek kadar temizken, 5 kilometre sonra evsel ve sanayi atıkları nedeniyle kirleniyor.
Muratlı’dan sonra diğer kollarla birleşen derenin simsiyah aktığı görülüyor.
Kokusundan durmak mümkün değil!
Arıtma tesisleri ve Ergene’yi temizlemek için harcanan milyonlarca liranın da denetim yetersizliğinden ötürü boşa gittiğini iddia eden Gazeteci Erbil, “Bir çok noktada Ergene Nehri’nin kıyısında kokusundan durmak bile mümkün değil. Suyun hızlı aktığı yerlerde içindeki kimyasal maddelerden köpüren nehir, adeta zift görünümünde. Tarım arazileri birçok yerde bu zehir saçan nehirden sulanıyor” diye konuştu.
Kansere davetiye!
Nehrin bu haliyle kanser saçtığını belirten Erbil, “Istranca Dağları’nda doğup Meriç Nehri ile birleştikten sonra Saroz Körfezi’ne dökülen Ergene Nehri’nin etki alanında bulunan 68 belediyede 1 milyon 50 bin kişi yaşıyor. Çoğu bölümünde zehir saçan nehrin etrafında kokudan bile yanına yaklaşılamıyor. Zift gibi simsiyah görüntüsüyle hem doğayı hem çevresindeki yaşam alanlarını tehdit ediyor. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin çalışmasına göre en tehlikeli kanserojenlerden biri kabul edilen ‘Kadmiyum’ Ergene Nehri çevresinde yaşayan tümörlü hastalarda normalin 3 katı oranında bulunuyor” dedi.
Kaynağı tertemiz!
Ergene Nehri’ni oluşturan 7 kolun var olduğunu anımsatan Araştırmacı Gazeteci Ömer Erbil, “Çorlu suyu, Sulucak Deresi, Lüleburgaz Deresi, Şeytan Dere, Teke Dere, Ana Dere ve Hayrabolu Deresi. Lüleburgaz Deresi’ni oluşturan en önemli kaynaklardan biri Kaynarca. Kırklareli’nin Kaynarca beldesinden doğan su, Pınarhisar Deresi ile buluşup Lüleburgaz Deresi’ni oluşturuyor. Kaynarca’da nehrin doğduğu noktada su rahatlıkla içilebiliyor. Hatta bir bardak doldurup afiyetle içiyoruz. Kaynarca’dan çıktıktan sonra yaklaşık 5 kilometre sonra dere Pınarhisar Deresi ile buluşuyor. Sanayi ve evsel atıkların bulandırdığı Pınarhisar Deresi üstünde gördüğümüz manzara aslında Ergene’nin kirliliğinin ilk resmi oluyor. Kurban derileriyle birlikte ölmüş hayvan leşleri, dere kenarında etrafa mikrop saçıyor. Tarla içlerinden derenin izini takip ediyoruz. Leşlerin atıldığı derenin bulanıklaştığı noktada çiftçilerin bahçelerini damıtma yöntemiyle suladıklarına şahit oluyoruz. Ancak yaklaşık 35 kilometre sonra göreceklerimizin yanında burasının çok masum olduğunu anlıyoruz” ifadelerine yer verdi.
Korkutan tablo!
Lüleburgaz’a gelindiğinde manzaranın daha da korkunç bir hale dönüştüğüne dikkat çeken Erbil, “Tıpkı Pınarhisar Deresi’nde olduğu gibi dere kenarı hayvan leşleri, inşaat atıkları, evsel atıklarla tamamen çöplüğü andırıyor. Suyun rengi de bulanıklıktan daha koyu bir renge bürünmüş vaziyette. İlçenin içinden geçen dere her kilometrede kirlenerek Hayrabolu Deresi’ne doğru hızla akmaya devam ediyor. Bırakın suyu içmeyi, kokudan yanına bile yaklaşamıyoruz” şeklinde konuştu.
Muratlı’da durum ürkütücü!
Çerkezköy, Saray’ı dolanıp, Çorlu üzerinden Muratlı’ya ulaşan derelerin durumunun hepsinden daha ürkütücü olduğunu kaydeden Ömer Erbil, “Evsel atıklardan çok sanayi atıklarının karıştığı dereyi, Ergene Nehri’ne karıştığı Muratlı civarında görüntüledik. Artık kokuyu duymak için dere kenarına bile inmeye gerek yok. Zift görünümlü derede canlı yaşamasına imkân yok. Daha önce Kaynarca’da aldığımız numune su ile Ergene’de aldığımız suyu karşılaştırıyoruz. İki cam bardak içindeki suyun kirliliği ürkütücü boyutlarda. Çevredeki bir çobanla konuşuyoruz; ‘Bir kez yanlışlıkla koyun su içti, akşamı bulmadan öldü’ diyor” dedi.
5 atık su arıtma projesi onaylandı!
Meriç-Ergene Havzası’ndan çıkan arıtılmış atık suların Marmara’ya deşarjı için kurulan Tekirdağ Ergene Derin Deniz Deşarj A.Ş. tarafından hazırlanan proje kapsamında, bakanlık 5 müşterek atık su arıtma tesisinin projesini onayladı.
Zehir akan su ile tarım!
2016’da yapılan bir araştırma sonucuna göre; 1 litre Ergene suyunda 30 mikrogram siyanür, 10 mikrogram yağ ve gres, 124 mikrogram sülfat, 0,5 mikrogram kadmiyum, 0,5 mikrogram kurşun bulunuyor.
Bu sonuçların nehrin çevreye yaydığı zehrin kriminal göstergesi olduğunu vurgulayan Erbil, “Ergene Havzası’nda ülkemizin buğday üretiminin yüzde 12’si, ayçiçek üretiminin yüzde 61’i, pirinç üretiminin ise yüzde 54’ü yapılıyor. Nehrin zehir akan suyu ile tarla, bağ, bahçe sulanıyor” diyerek uyardı.
Saray, Çerkezköy ve Çorlu yönünden gelerek Muratlı’da diğer kollarla birleşen dere zift akıyor.
Ergene bir türlü kurtulamadı!
Yıldız Dağları’nda hayat kaynağı olarak doğan ve 5 kilometre sonra zehre dönüşen Ergene Nehri’ndeki değişimi ele alan Hürriyet Gazetesi Yazarı Ömer Erbil, nehir boyunca suyun durumunu adım adım takip etti. Özellikle Saray, Çerkezköy ve Çorlu yönünden gelip Muratlı’da birleşen derenin zift aktığını aktaran Ömer Erbil, tüm çabalara rağmen Trakya’yı baştan başa dolanan 285 kilometre uzunluğundaki Ergene Nehri’nin bir türlü kirlilikten kurtarılamadığını söyledi.
Bakanlık çalışıyor ama!
Ergene Nehri’nin temizlenmesi için planlanan arıtma tesislerinin de yetersiz kaldığını öne süren Gazeteci Ömer Erbil, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın denetim yapmayan belediyeleri suçladığını, bakanlığın Ergene’yi kurtarmak için yeni projeleri de hayata geçirdiğini anlattı.
5 kilometrede kirleniyor!
Yıldız Dağları’ndan doğan ve 7 kolu olan Ergene Nehri kaynağında içilebilecek kadar temizken, 5 kilometre sonra evsel ve sanayi atıkları nedeniyle kirleniyor.
Muratlı’dan sonra diğer kollarla birleşen derenin simsiyah aktığı görülüyor.
Kokusundan durmak mümkün değil!
Arıtma tesisleri ve Ergene’yi temizlemek için harcanan milyonlarca liranın da denetim yetersizliğinden ötürü boşa gittiğini iddia eden Gazeteci Erbil, “Bir çok noktada Ergene Nehri’nin kıyısında kokusundan durmak bile mümkün değil. Suyun hızlı aktığı yerlerde içindeki kimyasal maddelerden köpüren nehir, adeta zift görünümünde. Tarım arazileri birçok yerde bu zehir saçan nehirden sulanıyor” diye konuştu.
Kansere davetiye!
Nehrin bu haliyle kanser saçtığını belirten Erbil, “Istranca Dağları’nda doğup Meriç Nehri ile birleştikten sonra Saroz Körfezi’ne dökülen Ergene Nehri’nin etki alanında bulunan 68 belediyede 1 milyon 50 bin kişi yaşıyor. Çoğu bölümünde zehir saçan nehrin etrafında kokudan bile yanına yaklaşılamıyor. Zift gibi simsiyah görüntüsüyle hem doğayı hem çevresindeki yaşam alanlarını tehdit ediyor. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin çalışmasına göre en tehlikeli kanserojenlerden biri kabul edilen ‘Kadmiyum’ Ergene Nehri çevresinde yaşayan tümörlü hastalarda normalin 3 katı oranında bulunuyor” dedi.
Kaynağı tertemiz!
Ergene Nehri’ni oluşturan 7 kolun var olduğunu anımsatan Araştırmacı Gazeteci Ömer Erbil, “Çorlu suyu, Sulucak Deresi, Lüleburgaz Deresi, Şeytan Dere, Teke Dere, Ana Dere ve Hayrabolu Deresi. Lüleburgaz Deresi’ni oluşturan en önemli kaynaklardan biri Kaynarca. Kırklareli’nin Kaynarca beldesinden doğan su, Pınarhisar Deresi ile buluşup Lüleburgaz Deresi’ni oluşturuyor. Kaynarca’da nehrin doğduğu noktada su rahatlıkla içilebiliyor. Hatta bir bardak doldurup afiyetle içiyoruz. Kaynarca’dan çıktıktan sonra yaklaşık 5 kilometre sonra dere Pınarhisar Deresi ile buluşuyor. Sanayi ve evsel atıkların bulandırdığı Pınarhisar Deresi üstünde gördüğümüz manzara aslında Ergene’nin kirliliğinin ilk resmi oluyor. Kurban derileriyle birlikte ölmüş hayvan leşleri, dere kenarında etrafa mikrop saçıyor. Tarla içlerinden derenin izini takip ediyoruz. Leşlerin atıldığı derenin bulanıklaştığı noktada çiftçilerin bahçelerini damıtma yöntemiyle suladıklarına şahit oluyoruz. Ancak yaklaşık 35 kilometre sonra göreceklerimizin yanında burasının çok masum olduğunu anlıyoruz” ifadelerine yer verdi.
Korkutan tablo!
Lüleburgaz’a gelindiğinde manzaranın daha da korkunç bir hale dönüştüğüne dikkat çeken Erbil, “Tıpkı Pınarhisar Deresi’nde olduğu gibi dere kenarı hayvan leşleri, inşaat atıkları, evsel atıklarla tamamen çöplüğü andırıyor. Suyun rengi de bulanıklıktan daha koyu bir renge bürünmüş vaziyette. İlçenin içinden geçen dere her kilometrede kirlenerek Hayrabolu Deresi’ne doğru hızla akmaya devam ediyor. Bırakın suyu içmeyi, kokudan yanına bile yaklaşamıyoruz” şeklinde konuştu.
Muratlı’da durum ürkütücü!
Çerkezköy, Saray’ı dolanıp, Çorlu üzerinden Muratlı’ya ulaşan derelerin durumunun hepsinden daha ürkütücü olduğunu kaydeden Ömer Erbil, “Evsel atıklardan çok sanayi atıklarının karıştığı dereyi, Ergene Nehri’ne karıştığı Muratlı civarında görüntüledik. Artık kokuyu duymak için dere kenarına bile inmeye gerek yok. Zift görünümlü derede canlı yaşamasına imkân yok. Daha önce Kaynarca’da aldığımız numune su ile Ergene’de aldığımız suyu karşılaştırıyoruz. İki cam bardak içindeki suyun kirliliği ürkütücü boyutlarda. Çevredeki bir çobanla konuşuyoruz; ‘Bir kez yanlışlıkla koyun su içti, akşamı bulmadan öldü’ diyor” dedi.
5 atık su arıtma projesi onaylandı!
Meriç-Ergene Havzası’ndan çıkan arıtılmış atık suların Marmara’ya deşarjı için kurulan Tekirdağ Ergene Derin Deniz Deşarj A.Ş. tarafından hazırlanan proje kapsamında, bakanlık 5 müşterek atık su arıtma tesisinin projesini onayladı.
Zehir akan su ile tarım!
2016’da yapılan bir araştırma sonucuna göre; 1 litre Ergene suyunda 30 mikrogram siyanür, 10 mikrogram yağ ve gres, 124 mikrogram sülfat, 0,5 mikrogram kadmiyum, 0,5 mikrogram kurşun bulunuyor.
Bu sonuçların nehrin çevreye yaydığı zehrin kriminal göstergesi olduğunu vurgulayan Erbil, “Ergene Havzası’nda ülkemizin buğday üretiminin yüzde 12’si, ayçiçek üretiminin yüzde 61’i, pirinç üretiminin ise yüzde 54’ü yapılıyor. Nehrin zehir akan suyu ile tarla, bağ, bahçe sulanıyor” diyerek uyardı.
Muratlı Nöbetçi Eczane
MURATLIMIZIN EN BÜYÜK SORUNU NEDİR?
Çevre ve hava kirliliği
Ulaşım ve otopark
Çarpık kentleşme
Alt yapı ve kanalizasyon
Asayiş ve uyuşturucu
Yeşil alan ve parklar
Yol ve kaldırımlar
Günlük Kurlar