
Remzi YAY
Kumda çelik çomak oynatmak
İnsanın kendi ülkesindeki kanunlar halkına yumuşak, objektif olmalı. Yani zor olmamalı. Yasalar halkı cezalandırmak için değil; yaşatmak, insanca yaşatmak için vardır. Ülke içerisinde halkın istekleri, insanca yaşamasının önünde set olmamalı. Eğer yasalar, kurallar halka kumda çelik çomak oynatırsa, bu yanlış ve hatalıdır.
Bürokrasi dediğimiz, devlet memurlarının iktidarı. Halkın özel veya devlet kurumları ile olan ilişkilerini düzenler. Halkın isteği uzun bir kurallar silsilesi ile boğulduğunda, hedefe giden yol uzatıldığında işler yürümez hale gelir. Şu anda uygulanan Başkanlık sistemi bile sonuca yani halka hizmette gecikmeleri önlemek, hizmetleri hızlandırmak amaçlıydı. Ancak geldiğimiz noktada bu sistemde aksayan çok yön var. Halkı mutlu eden işlerden çok, halkı mutsuz eden hızlandırılmış kurallar hayata geçiriliyor. Köylüler yaşadığı yerde toprağını, suyunu, ağacını korumak için kendini yırtıyor. Ağlıyor, bağırıp feryat ediyor. Ama sistem bunu duyamıyor. Halkı mutlu eden kanun yolları çok uzatılıyor. Halka kumda çelik çomak oynatılıyor. Sonuç mutsuzluk...
Bir ülkede tüm kanunlar halk odaklı, onun mutluluğu üzerine yapılmalıdır. Üç beş kişinin mutluluğu halk yığınlarına tercih edildiğinde bu kanunlarda bir hata vardır. Hiç sevmediğim Amerika ve Avrupa ülkeleri halkını mutlu edecek kanunları geciktirmeksizin, ivedilikle çıkarıp uyguluyorlar ya buna üzülüyorum…
Muhalefet, iktidarın hatalı uygulamalarına karşı sesini duyuramayan halkların sesi olursa; o zaman görevini yapmış olur. Yoksa muhalefet; sadece iktidarın her yaptığını toptan karalama, reddetme makamı değildir. Bürokrasinin bir yanlışlı da, siyasallaşmasıdır. Bürokratlarını seçerken liyakat değil de senden, benden veya noter amaçlı oraya getirmektir.
Liyakat ne demek? Verilen işi en iyi yapma kudretidir, yetisidir. Bürokratı, ben ne istersem onu yapar. Bu durum Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş yıllarında da yapılan bir hataydı. Yüksek memuriyetlerin parayla, torpille alındığı bir dönemdi... Sonuç, koskoca imparatorluk çöktü. İmparatorluk bakiyesi olan ülkemiz, liyakatli idarecileri, çalışkan, gayretli halkı sayesinde bugünlere ulaşmıştır. Şimdi geçmişten ders alalım. Aynı hataları yapmayalım. Yaparsak sonuç belli. Koskoca bir cumhuriyeti de batırmayalım. Bir atasözü var: "Çamur çok olunca fil bile kayar…" Osmanlı kaydı. Cumhuriyetimize sahip çıkalım, kaydırmayalım…
İktidarı ile muhalefeti ile halkımıza layık hizmetleri ivedilikle yapalım, uygulayalım. En başta ordudan, adalet kurumlarından, gazetecilikten, futboldan, muhtarlıklardan kısacası her şeyden siyasallaşmayı kaldıralım. Bu bir beka meselesidir. Bunu Osmanlı İmparatorluğu fark edemedi. Ama bizler fark etmeli ve gereğini yapmalıyız.
Aklıselim insanlar, beynini bir yerlere kiraya vermeyen herkes bunu bilir ve söyler. Beyinlerimizi özgür bırakalım. Gerçekleri objektif görüp, gereğini yapalım…

Bürokrasi dediğimiz, devlet memurlarının iktidarı. Halkın özel veya devlet kurumları ile olan ilişkilerini düzenler. Halkın isteği uzun bir kurallar silsilesi ile boğulduğunda, hedefe giden yol uzatıldığında işler yürümez hale gelir. Şu anda uygulanan Başkanlık sistemi bile sonuca yani halka hizmette gecikmeleri önlemek, hizmetleri hızlandırmak amaçlıydı. Ancak geldiğimiz noktada bu sistemde aksayan çok yön var. Halkı mutlu eden işlerden çok, halkı mutsuz eden hızlandırılmış kurallar hayata geçiriliyor. Köylüler yaşadığı yerde toprağını, suyunu, ağacını korumak için kendini yırtıyor. Ağlıyor, bağırıp feryat ediyor. Ama sistem bunu duyamıyor. Halkı mutlu eden kanun yolları çok uzatılıyor. Halka kumda çelik çomak oynatılıyor. Sonuç mutsuzluk...
Bir ülkede tüm kanunlar halk odaklı, onun mutluluğu üzerine yapılmalıdır. Üç beş kişinin mutluluğu halk yığınlarına tercih edildiğinde bu kanunlarda bir hata vardır. Hiç sevmediğim Amerika ve Avrupa ülkeleri halkını mutlu edecek kanunları geciktirmeksizin, ivedilikle çıkarıp uyguluyorlar ya buna üzülüyorum…
Muhalefet, iktidarın hatalı uygulamalarına karşı sesini duyuramayan halkların sesi olursa; o zaman görevini yapmış olur. Yoksa muhalefet; sadece iktidarın her yaptığını toptan karalama, reddetme makamı değildir. Bürokrasinin bir yanlışlı da, siyasallaşmasıdır. Bürokratlarını seçerken liyakat değil de senden, benden veya noter amaçlı oraya getirmektir.
Liyakat ne demek? Verilen işi en iyi yapma kudretidir, yetisidir. Bürokratı, ben ne istersem onu yapar. Bu durum Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş yıllarında da yapılan bir hataydı. Yüksek memuriyetlerin parayla, torpille alındığı bir dönemdi... Sonuç, koskoca imparatorluk çöktü. İmparatorluk bakiyesi olan ülkemiz, liyakatli idarecileri, çalışkan, gayretli halkı sayesinde bugünlere ulaşmıştır. Şimdi geçmişten ders alalım. Aynı hataları yapmayalım. Yaparsak sonuç belli. Koskoca bir cumhuriyeti de batırmayalım. Bir atasözü var: "Çamur çok olunca fil bile kayar…" Osmanlı kaydı. Cumhuriyetimize sahip çıkalım, kaydırmayalım…
İktidarı ile muhalefeti ile halkımıza layık hizmetleri ivedilikle yapalım, uygulayalım. En başta ordudan, adalet kurumlarından, gazetecilikten, futboldan, muhtarlıklardan kısacası her şeyden siyasallaşmayı kaldıralım. Bu bir beka meselesidir. Bunu Osmanlı İmparatorluğu fark edemedi. Ama bizler fark etmeli ve gereğini yapmalıyız.
Aklıselim insanlar, beynini bir yerlere kiraya vermeyen herkes bunu bilir ve söyler. Beyinlerimizi özgür bırakalım. Gerçekleri objektif görüp, gereğini yapalım…

Yayınlanma Tarihi : 4/10/2018 20:12
Okunma Sayısı : 42
Okunma Sayısı : 42

MURATLIMIZIN EN BÜYÜK SORUNU NEDİR?
Çevre ve hava kirliliği
Ulaşım ve otopark
Çarpık kentleşme
Alt yapı ve kanalizasyon
Asayiş ve uyuşturucu
Yeşil alan ve parklar
Yol ve kaldırımlar
Günlük Kurlar











