Merhaba, bu hafta yaşadığımız şehirde sessizlik hâkim. Stabil bir durum yaşanıyor. Her ne kadar ülke gündeminde şu an siyasi hesaplaşmalar var dense de ki ben katılmıyorum; ben olayın bu ülkeye 55 yıldır gerek yazılı gerek görsel basın olarak hizmet veren TGRT HABER-TGRT EU-TÜRKİYE GAZETESİ ve İHLAS HABER AJANSI’NA yapılan haksızlık kısmıyla ilgileniyorum…
tasarım59 reklam paketi
                Yukarıda isimlerini belirttiğim kurumlar, bir babanın oğulları… Anlayacağınız, herkes babasın oğlu. Bu durumda biz de boykottan nasibini alan gazeteciler olarak, TGRT gurubu olarak nasıl ki herkes mücadelesine tek başına omuz veriyorsa, şahsım adına kendim bir başıma, taraf talebi olmadan aslanlar gibi kurumumun arkasında duruyorum. Bu keyfi anlatamam… Bu hafta kişilik analizi üstüne biraz konuşalım istedim, hadi başlayalım…
                Öğretmenlik, Psikolojik Danışmanlık, Sosyolog, Yazarlık, gibi insana şekil veren meslekler sadece diplomayla değil, Finlandiya örneği gibi kişilik analizlerinden geçirilerek seçilseydi ve şoförlükten garsonluğa kadar tüm hizmet sektörleri de iletişim eğitimi alarak, yeterlilik derecesiyle mesleklerine başlasalardı, sizce hayatımız ne kadar değişirdi?
                Elimizi vicdanımıza koyduğumuzda çocuk istismarından şiddete kadar birçok ruhsal çirkinliğin sebebi, değerlerinden uzak insan modellerinin artmasından kaynaklanıyor. Bunu hissediyor ve suçluyu uzaklarda ararken aynada kendimizle yüzleşiyoruz...
                Peki değerlerimizden bizi uzaklaştıran faktörler neler?
                Sosyal medya mı ya da takipçisi olduğumuz popüler dünya mı?
                Çocuk edebiyatı alanındaki popüler bir yazar, evimizin nuru olan yaşlımızı (Af edersiniz ama) ‘Moruk’ diye tanımlaması ya da geniş kitleleri ardından sürükleyen sosyal medya yazarlarından birinin cinsel sapkınlığı normalleştirerek dile getirmesi geleneksel kültürümüze zarar verirken, biz ne yapıyoruz?
                Nerede bir kalabalık görsek kendimizi o kalabalığın arasında buluyor, sorgusuzca tüm paylaşımları beğeniyoruz. Komik olan satırlarda eğlenirken, bilinçaltına gönderilen mesajları fark etmiyoruz…
                Biz kendimizi yönetmek yerine yönetenlerin elinde piyon oluyoruz. Şöyle bir silkinsek; gözümüzü açtığımızda alkışladığımız isimlerin yazılarından çok taşıdığı misyonu ayıklasak, mırıldandığımız müziklerin sözlerini yüreğimizin süzgecinde akıtsak ya da izini sürdüğümüz yöneticilerin her eylemini başımızın tacı yapmasak, yanlış olanı cesaretin omzunda haykırsak, işte o zaman oyunun yönünü biz belirleriz..!
                Toplumun değişimi için önce birey değişmeli. Bireylerin değişimi için de eğitim modelleri geliştirilmeli…
                Seçilen değil seçen olmak için sosyal farkındalığımızı artırmalı, geç olmadan uyanmalıyız.
                En büyük şiddet bedensel değil RUHSALDIR!
                Unutmayalım ki bugünün tacizcileri dün ÇOCUKTU!
                Bilinçli bir nesil için; GÜNAYDIN!
                Başka bir konuda, bir başka yazı dizimde görüşmek dileğiyle;
                Allah’a emanet olun…


MURATLIMIZIN EN BÜYÜK SORUNU NEDİR?


Çevre ve hava kirliliği
Ulaşım ve otopark
Çarpık kentleşme
Alt yapı ve kanalizasyon
Asayiş ve uyuşturucu
Yeşil alan ve parklar
Yol ve kaldırımlar
reklam 1
Günlük Kurlar