Hayvan severlere müjde! Yel'in teklifi yasalaştı
25. 26 ve 27. Dönem Tekirdağ Milletvekili, AK Parti Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) Üyesi, İçişleri Komisyonu Üyesi Mustafa Yel’in Hayvanları Koruma Kanunu ile Türk Ceza Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair kanun teklifi oylanarak yasalaştı.
Muratlı Hizmet - Hayvanları Koruma Kanunu ile Türk Ceza Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde teklif sahibi olarak TBMM Genel Kurulu’nda konuşan AK Partili Mustafa Yel, “Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Sözlerime başlarken 11 Temmuz 1995 tarihinde 8.372 Boşnak kardeşimizin şahadet şerbetini içtiği ve "Srebrenitsa Katliamı" olarak tarihe geçen katliamı kınayarak sözlerime başlamak istiyorum. Allah hepsine rahmet eylesin ve bir daha çağımızda, bu çağda böyle katliamları, böyle insanlık dışı eylemleri hiçbir yerde görmemeyi Yüce Rabb'imden niyaz ederek sözlerime devam etmek istiyorum. Çok değerli arkadaşlar, tabii, burada gerçekten hepimiz için, tüm milletimiz için de çok önemli olan; milletimizin sadece kendisini, 84 milyonu değil, bizlerle beraber yaşayan, bizlerle beraber bu havayı soluyan tüm canları da ilgilendiren çok önemli bir yasa teklifi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Tabii, gerçekten 2004 yılında çağdaş bir yasa olarak hazırlanan ve 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nun uygulanmasıyla ilgili, bazı tereddütler ve eksikliklerle ilgili yaşadığımız süreç sonucunda, geçtiğimiz 2019 yılının Şubat ayında Mecliste grubu bulunan tüm partilerin ortaklaşa vermiş oldukları önerge neticesinde hayvanları korumayla ilgili bir komisyon oluşturulması teklifi vardı. Bu teklif kabul edildikten hemen sonra da Mayıs 2019 tarihinde çalışmaya başlayan ve beş aylık bir süre zarfında hem konunun tüm muhataplarıyla beraber toplantılar yaparak konunun pratik hayatımızda karşılaştığımız sorunları nedir ve teorik olarak nasıl çözülmesi gerekli, ideal olanı nedir, bunları tartıştığımız çok geniş katılımlı toplantılar gerçekleştirdik hem de barınaklarla ve Büyükada'daki faytonlarla ilgili, atlarla ilgili sorunları görebilmek için de yapmış olduğumuz geziler oldu. Bunların neticesinde düzenlemiş olduğumuz bir komisyon raporumuz vardı ve komisyon raporunda da 50 maddelik çözüm önerilerimiz vardı. Şimdi, gelen eleştirilerden bir tanesi, Komisyonda da gördüğümüz, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda da gördüğümüz eleştirilerden bir tanesi şu: "Komisyonda 50 madde olarak hazırladığımız bu görüş önerilerini niye şimdi 19 madde hâlinde kanunda görüyoruz, bir eksiklik mi var acaba?" diye arkadaşlarımız bize soruyorlar. Hayır, bu konuda içimiz de rahat, sizlerin de rahat olması lazım. Bizim o günkü komisyon raporumuzda hazırladığımız çok önemli maddeleri bu yeni kanun teklifimizde getirdik ve zihinsel olarak da reform olarak niteleyebileceğimiz bazı hamlelerimiz oldu. Bunların içerisinde en önemlisi: Türk Ceza Kanunu'nun 151'inci maddesinde yapmış olduğumuz değişiklikle beraber artık hayvanlar Ceza Kanunu açısından da mal ve eşya olarak değil, can olarak nitelenecekler. Ve buradan mülhem artık hayvanların can olarak nitelenebileceği, bundan sonra bizlerin birlikte yaşadığı, birlikte nefes aldığımız bu canlarla beraber hukuki mücadelenin de güçleneceği ve bu hukuki mücadeleyi verirken hayvanlarımızın korunması ve refahıyla ilgili atması gereken adımları olan kamu kurum ve kuruluşlarının ve kişilerin de buna göre çok daha ciddi bir şekilde bu konunun üzerine gidebileceği, bu mekanizmaların da kurulduğu bir örgü ağı içerisinde 5199 sayılı Kanun'da ve Türk Ceza Kanunu'nda yapılması gereken değişikliklerle ilgili önerilerimiz oldu, teklifimiz oldu. Bu konuyla ilgili özellikle kamuoyunda merak edilen hususları burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Özellikle STK'lerle yapmış olduğumuz, hayvansever STK temsilcileriyle yapmış olduğumuz görüşmelerde belediyelerle ilgili çok fazla sorun dile getiriliyordu. Bunların başında belediyelerin barınak yapmak zorunluluğu olmakla beraber bugüne kadar 1.300 belediyemizden sadece 289 tanesine barınak yapıldığı ve bu barınaklarda da -ne yazık ki pek çoğunda- yaşam şartlarının çok kötü olduğu ve hayvanlara muameleden dolayı pek çoğunun yaşamlarını yitirdiği, bu konunun da vicdanlarımızı sızlattığı konusunda bize ulaşan eleştirilerdi ve bizim de bizatihi giderek yerinde gördüğümüz konulardı. İşte bunu giderebilmek için mevcut 5199'da kurulan mekanizmada eğer belediyeler kendilerine verilen bu görevleri yapmazlarsa karşılığında 4483 sayılı Yasa'dan mülhem yargılanamıyorlar. Biz yeni getirdiğimiz bu kanun teklifiyle beraber, mevcut kanundaki 4'üncü maddenin (j) fıkrasına artık belediyelerin asli görevleri arasında saydığımız hayvan refahını koruyabilmek adına hayvan barınaklarının yapılmasının zorunlu olma maddesini koyduk. Bundan böyle, inşallah, bu kanun teklifi yasalaştıktan sonra bunları yerine getirmeyen belediye başkanları ve belediye yetkilileri artık 4483 sayılı Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun'a göre görevi ihmal veya görevi kötüye kullanmadan dolayı yargılanabilecekler. Bu çok önemli bir değişiklik getirecek ve bu anlamda da belediyelerimizin ödev ve sorumlulukları artırılmış olacak. Bunu yaparken de belediyelerimizin ödev ve sorumluluklarını artırırken de mali yönden de onları eksik bırakamazdık. Dolayısıyla mali yönden de bunların güçlendirilmesinin mutlaka gerekli olduğu, lüzumlu olduğu görüşü üzerinde durduk ve bununla ilgili, belediye başkanlıklarımıza üç yıl süreyle bundan sonra yapacakları bütçede tahsisli ödenek koyma zorunluluğu getirdik. Hayvan refahının sağlanabilmesi için, barınaklar yapılabilmesi için, rehabilitasyon, sağlık hizmetleri ve özellikle kısırlaştırma hizmetlerinin yapılabilmesi için artık belediye başkanlıklarımız bundan sonra binde 5 ve binde 3 gibi -büyükşehir belediyelerinde binde 3 ve nüfusu 25 bini geçen diğer belediyelerde, ilçe, büyükşehir ilçe ve il belediyelerinde artık binde 5 gibi- bir pay ayırmak zorunda kalacaklar. Dolayısıyla tahsisli ödeneği olan, ödev ve sorumluluğu olan ve bugüne kadar yapılmayan hizmetleri de yapmak zorunda olan belediyelerimizle karşı karşıya kalacağız. Bundan başka, özellikle eleştiri noktalarından bir tanesi de -biraz önceki hatiplerin ifade ettiği- doğal yaşam parkları konusu. Bunu da hemen şöyle ifade edeyim: Bizim mevcut sistemimizde, kanunumuzun 22'nci maddesinde hayvanat bahçeleriyle ilgili bir düzenleme var fakat hayvanat bahçelerinde de ne yazık ki hayvanların etolojisine yani davranışlarına uygun olmayan hayvanat bahçelerini görüyoruz. Biz, artık mevcut hayvanat bahçeleri mantığıyla yeni hayvanat bahçeleri açılsın istemiyoruz. Dolayısıyla bunun yerine içerisinde yine vahşi hayvanların olacağı -bakın, bunun altını kırmızı şekilde kalemle çiziyorum, bu konuda özellikle, vatandaşlarımızın ve STK'larımızın duyarlı olduğunu biliyorum- içlerine herhangi bir şekilde sokaktan toplanacak kedi, köpeğin geleceği doğal yaşam parkları değil içlerinde bugünkü hayvanat bahçelerindeki gibi vahşi şekilde olan hayvanların oluşturacağı bir yapının olacağı doğal yaşam parkları hazırlıyoruz. Bunlar da hayvanların içinde serbestçe gezeceği, insanlarınsa arabaların içerisinde dolaşacağı, özgürce dolaşan hayvanların olacağı, bir safari park mantığıyla hazırlanan doğal yaşam parkları. Bunları kanun gerekçesinde ve kanun maddesinde de bu şekilde açıkladık. Bunun da herhangi bir şekilde tereddüde mahal vermemesi lazım. Ayrıca yasaklı ırklar dediğimiz ve bu konuda da çok tartışılan konuyla ilgili olarak da ellerinde şu anda yasaklı ırk dediğimiz pitbull vesaire gibi köpekleri olanların da sahipli olanların bu konuda altı ay içerisinde kayıt işlemlerini yaptırmak, kısırlaştırmak ve bunlarla ilgili diğer sağlık, hijyen şartlarını sağlamak şartıyla bu köpekler kendilerinde kalacak, barınaklarda olanlar da sahiplenilmek şartıyla aynı şekilde bunların sahiplerine iade edilecek. Dolayısıyla bu konuda da altı ay içerisinde vatandaşlarımız ve köpeklerimiz bu anlamda inşallah herhangi bir sıkıntı yaşamayacaklardır. Tabii, özellikle, toplumda hayvanları sevenler kadar hayvanlardan korkanlar da var, hayvanlardan zarara uğrayan insanlarımız da var, bunları da düşünmek zorundayız, Türkiye Büyük Millet Meclisinde böyle bir sorumluluğumuz var. Bu bakımdan bu yasaklı ırkların, tehlikeli ırk hâline getirilerek bundan böyle var olanlarında toplum içerisinde gezdirilebilmeleri disiplin altına alınmakta. Ağızlıksız ve tasmasız olarak dolaşamayacaklar, çocukların bolca bulunduğu park ve bahçelerde dolaştırılamayacaklar, insanların çok yoğun olduğu yerlerde dolaştırılamayacaklar ve biz bu şekilde tüm vatandaşlarımızın yani hem insanlarımızın refahını hem de hayvanlarımızın refahını bir araya getirerek uzlaştırıcı bir kanun teklifiyle sizin karşınıza geliyoruz. İnşallah yüce Meclisimiz bu konuda kanunu kabul ettikten sonra bugüne kadar yaşadığımız sorunların pek çoğunun çözüleceği ve hayvanlarımızın gerçekten çok daha sağlıklı bir şekilde ve mutlu bir şekilde yaşayabilecekleri bir ülke konumuna geleceğiz ve hep beraber bu işi başarmış olacağız. Tarihe de bir not düşmek adına, ben özellikle hayvanların korunmasıyla ilgili Komisyon çalışmaları sırasında da dile getirmiştim; gelecekte ben evlatlarıma, torunlarıma kendimle ilgili anlatacağım, “En fazla gurur duyduğun olay ne?” diye sorulduğu zaman, bu kanun teklifini ve bu Komisyondaki çalışmayla ilgili yapmış olduğum sözleri söyleyeceğim. Bu kanun teklifinde gerçekten, iki yıllık bir emek var; Komisyonda da aynı şekilde, çok uzun süreli bir emek var. Bu Komisyon çalışmalarına ve kanun teklifi çalışmalarına tüm parti gruplarımızdan arkadaşlarımız katıldı, bizim partimizden gerçekten, bu konuda çok öncü rol alan arkadaşlarımız oldu. Huzurlarınızda ben, başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a, yine Grup Başkanımız Sayın Naci Bostancı'ya, yine Grup Başkan Vekilimiz Sayın Mahir Ünal'a ve gerçekten emeği çok fazla olan Genel Başkan Yardımcımız Sayın Özlem Zengin Hanımefendi'ye bir teşekkür etmek istiyorum. Yine Serap Yaşar Hanımefendi'ye ayrı bir teşekkür etmek istiyorum. Bu konuda gerçekten, büyük bir emek var, büyük bir azim var. Bu çalışmanın neticesinde de inşallah, bundan sonra hayvanlarımızla ilgili de, toplum refahıyla ilgili olarak da çok daha güzel günler bizi bekliyor diyor, hepinizi bu duygu ve düşüncelerle saygı ve sevgiyle selamlıyorum” sözcüklerini kaydetti.
Hayvanları Koruma Kanunu ve TCK’da değişiklik yapan, hayvanları ‘Mal değil Can’ olarak nitelendiren teklif, TBMM’de kabul edilerek kanunlaştı.
Can dostlarımıza, hayvan severlerimize ve milletimize hayırlı olsun diyen AK Partili Yel, “Yasalaşan teklifimizle hayvanlar için doğal yaşam parkları oluşturulacak. Hayvanlara zarar veren kişiler hakkında idari para cezası uygulanacak. Kedi-köpeklerin pet-shopta satılmaması ve öldürme ve işkence etmek adli yaptırıma bağlanacak. Tekrar hayırlı uğurlu olsun” dedi.
Muratlı Hizmet - Hayvanları Koruma Kanunu ile Türk Ceza Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde teklif sahibi olarak TBMM Genel Kurulu’nda konuşan AK Partili Mustafa Yel, “Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Sözlerime başlarken 11 Temmuz 1995 tarihinde 8.372 Boşnak kardeşimizin şahadet şerbetini içtiği ve "Srebrenitsa Katliamı" olarak tarihe geçen katliamı kınayarak sözlerime başlamak istiyorum. Allah hepsine rahmet eylesin ve bir daha çağımızda, bu çağda böyle katliamları, böyle insanlık dışı eylemleri hiçbir yerde görmemeyi Yüce Rabb'imden niyaz ederek sözlerime devam etmek istiyorum. Çok değerli arkadaşlar, tabii, burada gerçekten hepimiz için, tüm milletimiz için de çok önemli olan; milletimizin sadece kendisini, 84 milyonu değil, bizlerle beraber yaşayan, bizlerle beraber bu havayı soluyan tüm canları da ilgilendiren çok önemli bir yasa teklifi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Tabii, gerçekten 2004 yılında çağdaş bir yasa olarak hazırlanan ve 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nun uygulanmasıyla ilgili, bazı tereddütler ve eksikliklerle ilgili yaşadığımız süreç sonucunda, geçtiğimiz 2019 yılının Şubat ayında Mecliste grubu bulunan tüm partilerin ortaklaşa vermiş oldukları önerge neticesinde hayvanları korumayla ilgili bir komisyon oluşturulması teklifi vardı. Bu teklif kabul edildikten hemen sonra da Mayıs 2019 tarihinde çalışmaya başlayan ve beş aylık bir süre zarfında hem konunun tüm muhataplarıyla beraber toplantılar yaparak konunun pratik hayatımızda karşılaştığımız sorunları nedir ve teorik olarak nasıl çözülmesi gerekli, ideal olanı nedir, bunları tartıştığımız çok geniş katılımlı toplantılar gerçekleştirdik hem de barınaklarla ve Büyükada'daki faytonlarla ilgili, atlarla ilgili sorunları görebilmek için de yapmış olduğumuz geziler oldu. Bunların neticesinde düzenlemiş olduğumuz bir komisyon raporumuz vardı ve komisyon raporunda da 50 maddelik çözüm önerilerimiz vardı. Şimdi, gelen eleştirilerden bir tanesi, Komisyonda da gördüğümüz, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda da gördüğümüz eleştirilerden bir tanesi şu: "Komisyonda 50 madde olarak hazırladığımız bu görüş önerilerini niye şimdi 19 madde hâlinde kanunda görüyoruz, bir eksiklik mi var acaba?" diye arkadaşlarımız bize soruyorlar. Hayır, bu konuda içimiz de rahat, sizlerin de rahat olması lazım. Bizim o günkü komisyon raporumuzda hazırladığımız çok önemli maddeleri bu yeni kanun teklifimizde getirdik ve zihinsel olarak da reform olarak niteleyebileceğimiz bazı hamlelerimiz oldu. Bunların içerisinde en önemlisi: Türk Ceza Kanunu'nun 151'inci maddesinde yapmış olduğumuz değişiklikle beraber artık hayvanlar Ceza Kanunu açısından da mal ve eşya olarak değil, can olarak nitelenecekler. Ve buradan mülhem artık hayvanların can olarak nitelenebileceği, bundan sonra bizlerin birlikte yaşadığı, birlikte nefes aldığımız bu canlarla beraber hukuki mücadelenin de güçleneceği ve bu hukuki mücadeleyi verirken hayvanlarımızın korunması ve refahıyla ilgili atması gereken adımları olan kamu kurum ve kuruluşlarının ve kişilerin de buna göre çok daha ciddi bir şekilde bu konunun üzerine gidebileceği, bu mekanizmaların da kurulduğu bir örgü ağı içerisinde 5199 sayılı Kanun'da ve Türk Ceza Kanunu'nda yapılması gereken değişikliklerle ilgili önerilerimiz oldu, teklifimiz oldu. Bu konuyla ilgili özellikle kamuoyunda merak edilen hususları burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Özellikle STK'lerle yapmış olduğumuz, hayvansever STK temsilcileriyle yapmış olduğumuz görüşmelerde belediyelerle ilgili çok fazla sorun dile getiriliyordu. Bunların başında belediyelerin barınak yapmak zorunluluğu olmakla beraber bugüne kadar 1.300 belediyemizden sadece 289 tanesine barınak yapıldığı ve bu barınaklarda da -ne yazık ki pek çoğunda- yaşam şartlarının çok kötü olduğu ve hayvanlara muameleden dolayı pek çoğunun yaşamlarını yitirdiği, bu konunun da vicdanlarımızı sızlattığı konusunda bize ulaşan eleştirilerdi ve bizim de bizatihi giderek yerinde gördüğümüz konulardı. İşte bunu giderebilmek için mevcut 5199'da kurulan mekanizmada eğer belediyeler kendilerine verilen bu görevleri yapmazlarsa karşılığında 4483 sayılı Yasa'dan mülhem yargılanamıyorlar. Biz yeni getirdiğimiz bu kanun teklifiyle beraber, mevcut kanundaki 4'üncü maddenin (j) fıkrasına artık belediyelerin asli görevleri arasında saydığımız hayvan refahını koruyabilmek adına hayvan barınaklarının yapılmasının zorunlu olma maddesini koyduk. Bundan böyle, inşallah, bu kanun teklifi yasalaştıktan sonra bunları yerine getirmeyen belediye başkanları ve belediye yetkilileri artık 4483 sayılı Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun'a göre görevi ihmal veya görevi kötüye kullanmadan dolayı yargılanabilecekler. Bu çok önemli bir değişiklik getirecek ve bu anlamda da belediyelerimizin ödev ve sorumlulukları artırılmış olacak. Bunu yaparken de belediyelerimizin ödev ve sorumluluklarını artırırken de mali yönden de onları eksik bırakamazdık. Dolayısıyla mali yönden de bunların güçlendirilmesinin mutlaka gerekli olduğu, lüzumlu olduğu görüşü üzerinde durduk ve bununla ilgili, belediye başkanlıklarımıza üç yıl süreyle bundan sonra yapacakları bütçede tahsisli ödenek koyma zorunluluğu getirdik. Hayvan refahının sağlanabilmesi için, barınaklar yapılabilmesi için, rehabilitasyon, sağlık hizmetleri ve özellikle kısırlaştırma hizmetlerinin yapılabilmesi için artık belediye başkanlıklarımız bundan sonra binde 5 ve binde 3 gibi -büyükşehir belediyelerinde binde 3 ve nüfusu 25 bini geçen diğer belediyelerde, ilçe, büyükşehir ilçe ve il belediyelerinde artık binde 5 gibi- bir pay ayırmak zorunda kalacaklar. Dolayısıyla tahsisli ödeneği olan, ödev ve sorumluluğu olan ve bugüne kadar yapılmayan hizmetleri de yapmak zorunda olan belediyelerimizle karşı karşıya kalacağız. Bundan başka, özellikle eleştiri noktalarından bir tanesi de -biraz önceki hatiplerin ifade ettiği- doğal yaşam parkları konusu. Bunu da hemen şöyle ifade edeyim: Bizim mevcut sistemimizde, kanunumuzun 22'nci maddesinde hayvanat bahçeleriyle ilgili bir düzenleme var fakat hayvanat bahçelerinde de ne yazık ki hayvanların etolojisine yani davranışlarına uygun olmayan hayvanat bahçelerini görüyoruz. Biz, artık mevcut hayvanat bahçeleri mantığıyla yeni hayvanat bahçeleri açılsın istemiyoruz. Dolayısıyla bunun yerine içerisinde yine vahşi hayvanların olacağı -bakın, bunun altını kırmızı şekilde kalemle çiziyorum, bu konuda özellikle, vatandaşlarımızın ve STK'larımızın duyarlı olduğunu biliyorum- içlerine herhangi bir şekilde sokaktan toplanacak kedi, köpeğin geleceği doğal yaşam parkları değil içlerinde bugünkü hayvanat bahçelerindeki gibi vahşi şekilde olan hayvanların oluşturacağı bir yapının olacağı doğal yaşam parkları hazırlıyoruz. Bunlar da hayvanların içinde serbestçe gezeceği, insanlarınsa arabaların içerisinde dolaşacağı, özgürce dolaşan hayvanların olacağı, bir safari park mantığıyla hazırlanan doğal yaşam parkları. Bunları kanun gerekçesinde ve kanun maddesinde de bu şekilde açıkladık. Bunun da herhangi bir şekilde tereddüde mahal vermemesi lazım. Ayrıca yasaklı ırklar dediğimiz ve bu konuda da çok tartışılan konuyla ilgili olarak da ellerinde şu anda yasaklı ırk dediğimiz pitbull vesaire gibi köpekleri olanların da sahipli olanların bu konuda altı ay içerisinde kayıt işlemlerini yaptırmak, kısırlaştırmak ve bunlarla ilgili diğer sağlık, hijyen şartlarını sağlamak şartıyla bu köpekler kendilerinde kalacak, barınaklarda olanlar da sahiplenilmek şartıyla aynı şekilde bunların sahiplerine iade edilecek. Dolayısıyla bu konuda da altı ay içerisinde vatandaşlarımız ve köpeklerimiz bu anlamda inşallah herhangi bir sıkıntı yaşamayacaklardır. Tabii, özellikle, toplumda hayvanları sevenler kadar hayvanlardan korkanlar da var, hayvanlardan zarara uğrayan insanlarımız da var, bunları da düşünmek zorundayız, Türkiye Büyük Millet Meclisinde böyle bir sorumluluğumuz var. Bu bakımdan bu yasaklı ırkların, tehlikeli ırk hâline getirilerek bundan böyle var olanlarında toplum içerisinde gezdirilebilmeleri disiplin altına alınmakta. Ağızlıksız ve tasmasız olarak dolaşamayacaklar, çocukların bolca bulunduğu park ve bahçelerde dolaştırılamayacaklar, insanların çok yoğun olduğu yerlerde dolaştırılamayacaklar ve biz bu şekilde tüm vatandaşlarımızın yani hem insanlarımızın refahını hem de hayvanlarımızın refahını bir araya getirerek uzlaştırıcı bir kanun teklifiyle sizin karşınıza geliyoruz. İnşallah yüce Meclisimiz bu konuda kanunu kabul ettikten sonra bugüne kadar yaşadığımız sorunların pek çoğunun çözüleceği ve hayvanlarımızın gerçekten çok daha sağlıklı bir şekilde ve mutlu bir şekilde yaşayabilecekleri bir ülke konumuna geleceğiz ve hep beraber bu işi başarmış olacağız. Tarihe de bir not düşmek adına, ben özellikle hayvanların korunmasıyla ilgili Komisyon çalışmaları sırasında da dile getirmiştim; gelecekte ben evlatlarıma, torunlarıma kendimle ilgili anlatacağım, “En fazla gurur duyduğun olay ne?” diye sorulduğu zaman, bu kanun teklifini ve bu Komisyondaki çalışmayla ilgili yapmış olduğum sözleri söyleyeceğim. Bu kanun teklifinde gerçekten, iki yıllık bir emek var; Komisyonda da aynı şekilde, çok uzun süreli bir emek var. Bu Komisyon çalışmalarına ve kanun teklifi çalışmalarına tüm parti gruplarımızdan arkadaşlarımız katıldı, bizim partimizden gerçekten, bu konuda çok öncü rol alan arkadaşlarımız oldu. Huzurlarınızda ben, başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a, yine Grup Başkanımız Sayın Naci Bostancı'ya, yine Grup Başkan Vekilimiz Sayın Mahir Ünal'a ve gerçekten emeği çok fazla olan Genel Başkan Yardımcımız Sayın Özlem Zengin Hanımefendi'ye bir teşekkür etmek istiyorum. Yine Serap Yaşar Hanımefendi'ye ayrı bir teşekkür etmek istiyorum. Bu konuda gerçekten, büyük bir emek var, büyük bir azim var. Bu çalışmanın neticesinde de inşallah, bundan sonra hayvanlarımızla ilgili de, toplum refahıyla ilgili olarak da çok daha güzel günler bizi bekliyor diyor, hepinizi bu duygu ve düşüncelerle saygı ve sevgiyle selamlıyorum” sözcüklerini kaydetti.
Hayvanları Koruma Kanunu ve TCK’da değişiklik yapan, hayvanları ‘Mal değil Can’ olarak nitelendiren teklif, TBMM’de kabul edilerek kanunlaştı.
Can dostlarımıza, hayvan severlerimize ve milletimize hayırlı olsun diyen AK Partili Yel, “Yasalaşan teklifimizle hayvanlar için doğal yaşam parkları oluşturulacak. Hayvanlara zarar veren kişiler hakkında idari para cezası uygulanacak. Kedi-köpeklerin pet-shopta satılmaması ve öldürme ve işkence etmek adli yaptırıma bağlanacak. Tekrar hayırlı uğurlu olsun” dedi.
Yayınlanma Tarihi : 9/7/2021 14:47
Okunma Sayısı : 1664
Okunma Sayısı : 1664
Muratlı Nöbetçi Eczane
MURATLIMIZIN EN BÜYÜK SORUNU NEDİR?
Çevre ve hava kirliliği
Ulaşım ve otopark
Çarpık kentleşme
Alt yapı ve kanalizasyon
Asayiş ve uyuşturucu
Yeşil alan ve parklar
Yol ve kaldırımlar
Günlük Kurlar