Pırlanta gibi teğmenlerin, askeriyeden ihraç kararı halkımızı çok üzdü. Ülkemizde nice suçlular bedel ödemezken, beş teğmene ağır bir bedel ödetilmesi çok yanlıştır. Eğer disiplinsizlik varsa, burada atılmak yerine başka türden cezalar verilebilirdi.
Başkanımız Erdoğan; “Bu kılıçları kime çatıyorsunuz” diye konuşunca, bu konuşmayı kendine vazife sayan yetkililer maalesef teğmenlere bu cezayı reva gördüler. Halkın yüzde doksanı bu cezayı doğru bulmadı. Askeri disiplin cezaları hakkında tabii ki bilgimiz yok. Haklı mı, haksız mı; bu hukuk içerisinde çözülecek bir konudur ama vicdanen çok insan kararı yanlış bulmuştur. Aklını kiraya vermiş, aklını FETÖ gibi sahtekâr dincilere, kiraya vermemiş hiç kimse Mustafa Kemal Atatürk’e kin gütmez. Onu düşman görmez. Ama bazı sahtekâr dinciler, maalesef yalan yanlış bilgilerle Mustafa Kemal Atatürk’ü düşman görmektedir. Bu tip insanların yeni nesilleri eğiten kurumlarında da Mustafa Kemal Atatürk düşman gösterilmekte, öyle öğretilmektedir.
Bunların beyni yıkanmış, kafalarını kessen bu kin ve düşmanlık yok olmaz. Beyinleri kin ve nefret tohumları atılmamış tüm insanlar, Mustafa Kemal’in bu vatanın kurtarıcısı olduğunu kabul eder. Eğer Mustafa Kemal olmasaydı; Padişah Vahdettin, bugünkü Esad, Suudi Arabistan Kralları ve Saddam’la eşdeğer olurdu. İngiliz gemisiyle giden, onlara sığınan Padişah yaşasa idi, iktidarda olsa idi; Fetö’ye ihtiyaç olur muydu? Memleket sömürgecilerin kaderine terk edilecekti.
Osmanlı İmparatorluğu’nu, değerli padişahlarını bu yazımdan imtina ederim. Onlar Hak davasını koltuklarından önde tutanlardır. Halkı için Kadı karşısında kendini yargılatan padişahlarımızı çok seviyoruz. Onları minnetle anıyoruz... Ne zaman ki idareci Hak yolunu terk edip; koltuk, hırs, para işin içine girince yönetim de bozuldu. Fetö dini istismar ederek milyon dolarlara hükmetti. En sonda cehennemin en dibine girdi. İnşallah bu ibretlik olaylardan, onun izinden giden örgütler, dini liderler, halk, yöneticiler ibret alırlar… Yoksa sonları onun yanı olur. Yani cehennem komşusu…
78 cana çok üzüldük. Kartalkaya’daki otelde can veren çoğu çocuk vatandaşımız, pisi pisine öldüler. Burada birinci sorumlu otel sahibidir. Geceliği 30-40 bine oda satan bu kişi, üç beş kuruş verip yangın merdiveni yaptırmamış, yangın söndürme tüpleri almamış, daha bir sürü eksiği gidermemiş...
Bazı devlet görevlileri de bu eksikleri görmezden gelmiş. Bazıları da eksikleri tespit etmiş ama gerekli birimlere bildirmemiş maalesef. Şu anda birçok tesis ve fabrika aynı durumda... Bu olayda sorumlu kim? Maalesef bulunamıyor... Eğer bulunamıyorsa bu gösteriyor ki; burada kanun açığı var. Kanunun lastik gibi uzatılması, esnetilmesi var... Şu kanunları adam gibi insanlara, insanların ihtiyaçlarına, insanların faydasına yönelik hazırlayamadık gitti. Bunun sebebi ne biliyor musunuz? Siyaseti her işe sokmamızdandır. Belediye C partide, iktidar A partide olunca; iktidar belediyeyi saf dışı edecek kanunlar çıkarır. Belediyenin yetkisini Bakanlığa (kanunla) çeker (Yanlış 1).
Belediyeden alamadığı ‘Uygundur’ yazısını Bakanlığın uygun gördüğü özel şirket vermiş, ‘Uygundur’ demiş… Ama maalesef uygun değil! Belediye ile iktidar sanki iki düşman. Bunlar birbirlerinin kuyusunu kazamaz! Herkes bu millete hizmet etmektedir. Bu kin ve nefret niye?
Sanki Yunan Belediyesi, sanki Yunan İktidarı. İki taraf da birbirini düşman görüyor... Hayalimdeki yerel yönetim devrimi gerçek olsa; yani Belediye Başkanları, Kaymakam, Valiler hiçbir siyasi partiye alet olmadan seçimle belirlense, hiçbir partiye alet olmasa kötü mü olur? Asla… Bu doğru mu, doğru. Herkesçe kabul görüyor mu, görüyor… Ama niye yapılmaz? Akıllı geçinenler niye siyasileri adam gibi değişimlere sevk etmiyorsunuz? Şu siyasi partilerden kurtulsun tüm kurumlar... Yerel yönetimler, yöneticiler, ziraat odası, yağlı tohumlar, sendika, meslek örgütleri vb kendi yöneticilerini seçeceklerken hepsi bir partiye sırtını yaslamışlar... Onlarla seçimlere giriyorlar... Bunlar yanlış, yanlış, yanlış! Ey siyasi partiler, çekin ellerinizi şu kurumların üzerinden... Sizlerin görevi bu olmasın. Köylerde kalkınma kooperatifi başkanını seçecek, ufacık köyde A partisi, B partisi kooperatif başkan adayını belirliyor. Bu yanlış. Bu yanlışı görün be kardeşim! Sonra 78 can gitmiş, sorumlusu kim? Bulunamaz tabi... Ama kanunlar eksiksiz hazırlansa, işlerini tam yapsalar, sorumluluklarını esnetmeden belirleseler; sorumlular da hemen bulunurdu... Meslek örgütleri, kooperatifler, çiftçi birlikleri, ticaret ve sanayi odaları, belediyeler, kaymakamlar, valiler hiçbir parti adı kullanılmadan seçimle belirlensin. Siyasiler de asıl işlerine baksalar ne güzel olurdu, değil mi?

Başkanımız Erdoğan; “Bu kılıçları kime çatıyorsunuz” diye konuşunca, bu konuşmayı kendine vazife sayan yetkililer maalesef teğmenlere bu cezayı reva gördüler. Halkın yüzde doksanı bu cezayı doğru bulmadı. Askeri disiplin cezaları hakkında tabii ki bilgimiz yok. Haklı mı, haksız mı; bu hukuk içerisinde çözülecek bir konudur ama vicdanen çok insan kararı yanlış bulmuştur. Aklını kiraya vermiş, aklını FETÖ gibi sahtekâr dincilere, kiraya vermemiş hiç kimse Mustafa Kemal Atatürk’e kin gütmez. Onu düşman görmez. Ama bazı sahtekâr dinciler, maalesef yalan yanlış bilgilerle Mustafa Kemal Atatürk’ü düşman görmektedir. Bu tip insanların yeni nesilleri eğiten kurumlarında da Mustafa Kemal Atatürk düşman gösterilmekte, öyle öğretilmektedir.
Bunların beyni yıkanmış, kafalarını kessen bu kin ve düşmanlık yok olmaz. Beyinleri kin ve nefret tohumları atılmamış tüm insanlar, Mustafa Kemal’in bu vatanın kurtarıcısı olduğunu kabul eder. Eğer Mustafa Kemal olmasaydı; Padişah Vahdettin, bugünkü Esad, Suudi Arabistan Kralları ve Saddam’la eşdeğer olurdu. İngiliz gemisiyle giden, onlara sığınan Padişah yaşasa idi, iktidarda olsa idi; Fetö’ye ihtiyaç olur muydu? Memleket sömürgecilerin kaderine terk edilecekti.
Osmanlı İmparatorluğu’nu, değerli padişahlarını bu yazımdan imtina ederim. Onlar Hak davasını koltuklarından önde tutanlardır. Halkı için Kadı karşısında kendini yargılatan padişahlarımızı çok seviyoruz. Onları minnetle anıyoruz... Ne zaman ki idareci Hak yolunu terk edip; koltuk, hırs, para işin içine girince yönetim de bozuldu. Fetö dini istismar ederek milyon dolarlara hükmetti. En sonda cehennemin en dibine girdi. İnşallah bu ibretlik olaylardan, onun izinden giden örgütler, dini liderler, halk, yöneticiler ibret alırlar… Yoksa sonları onun yanı olur. Yani cehennem komşusu…
78 cana çok üzüldük. Kartalkaya’daki otelde can veren çoğu çocuk vatandaşımız, pisi pisine öldüler. Burada birinci sorumlu otel sahibidir. Geceliği 30-40 bine oda satan bu kişi, üç beş kuruş verip yangın merdiveni yaptırmamış, yangın söndürme tüpleri almamış, daha bir sürü eksiği gidermemiş...
Bazı devlet görevlileri de bu eksikleri görmezden gelmiş. Bazıları da eksikleri tespit etmiş ama gerekli birimlere bildirmemiş maalesef. Şu anda birçok tesis ve fabrika aynı durumda... Bu olayda sorumlu kim? Maalesef bulunamıyor... Eğer bulunamıyorsa bu gösteriyor ki; burada kanun açığı var. Kanunun lastik gibi uzatılması, esnetilmesi var... Şu kanunları adam gibi insanlara, insanların ihtiyaçlarına, insanların faydasına yönelik hazırlayamadık gitti. Bunun sebebi ne biliyor musunuz? Siyaseti her işe sokmamızdandır. Belediye C partide, iktidar A partide olunca; iktidar belediyeyi saf dışı edecek kanunlar çıkarır. Belediyenin yetkisini Bakanlığa (kanunla) çeker (Yanlış 1).
Belediyeden alamadığı ‘Uygundur’ yazısını Bakanlığın uygun gördüğü özel şirket vermiş, ‘Uygundur’ demiş… Ama maalesef uygun değil! Belediye ile iktidar sanki iki düşman. Bunlar birbirlerinin kuyusunu kazamaz! Herkes bu millete hizmet etmektedir. Bu kin ve nefret niye?
Sanki Yunan Belediyesi, sanki Yunan İktidarı. İki taraf da birbirini düşman görüyor... Hayalimdeki yerel yönetim devrimi gerçek olsa; yani Belediye Başkanları, Kaymakam, Valiler hiçbir siyasi partiye alet olmadan seçimle belirlense, hiçbir partiye alet olmasa kötü mü olur? Asla… Bu doğru mu, doğru. Herkesçe kabul görüyor mu, görüyor… Ama niye yapılmaz? Akıllı geçinenler niye siyasileri adam gibi değişimlere sevk etmiyorsunuz? Şu siyasi partilerden kurtulsun tüm kurumlar... Yerel yönetimler, yöneticiler, ziraat odası, yağlı tohumlar, sendika, meslek örgütleri vb kendi yöneticilerini seçeceklerken hepsi bir partiye sırtını yaslamışlar... Onlarla seçimlere giriyorlar... Bunlar yanlış, yanlış, yanlış! Ey siyasi partiler, çekin ellerinizi şu kurumların üzerinden... Sizlerin görevi bu olmasın. Köylerde kalkınma kooperatifi başkanını seçecek, ufacık köyde A partisi, B partisi kooperatif başkan adayını belirliyor. Bu yanlış. Bu yanlışı görün be kardeşim! Sonra 78 can gitmiş, sorumlusu kim? Bulunamaz tabi... Ama kanunlar eksiksiz hazırlansa, işlerini tam yapsalar, sorumluluklarını esnetmeden belirleseler; sorumlular da hemen bulunurdu... Meslek örgütleri, kooperatifler, çiftçi birlikleri, ticaret ve sanayi odaları, belediyeler, kaymakamlar, valiler hiçbir parti adı kullanılmadan seçimle belirlensin. Siyasiler de asıl işlerine baksalar ne güzel olurdu, değil mi?

MURATLIMIZIN EN BÜYÜK SORUNU NEDİR?
Çevre ve hava kirliliği
Ulaşım ve otopark
Çarpık kentleşme
Alt yapı ve kanalizasyon
Asayiş ve uyuşturucu
Yeşil alan ve parklar
Yol ve kaldırımlar
Günlük Kurlar