Selim ATAŞ
AHVALİMİZ

                Altmış yıl öncesine gidelim, Cumhuriyet…
                Osmanlı Devleti’ni ve idarecilerini toptan mahkûm etmekle, padişahları tezyif ve tahkir etmekle kendi meşruiyetini ve kendi büyüklüğünü kabul ettirmeye çalışılmamalıydı. Okullarda böyle okutulup anlatılarak, bu yanlışlığa eğitim sistemi de alet edilmemeliydi.
tasarım59 reklam paketi
                Çocuklara; Etiler Türk, Sümerler Türk gibi ilmi dayanağı bulunmayan ve yanlış soylar... Atanız Cengiz Han, Hülagü gibi sahte ecdat empoze edilmemeliydi…
                Yalnız bir defa bize karşı çıktılar diye ki o da LAVRENS adlı İngiliz ajanının akıl almaz oyunları yüzündendir; bütün Arap alemini tarih boyunca düşman ilan ettiler ve her zaman bize karşılarmış gibi gösterdiler. Dahası da var; Haçlı alemini dost tanıtmak ise yanlışlığın doruk noktası diyebiliriz...
                Bunları isteyen kim? Birkaç kişi… Hangi kanalla yapıyorlar? Milli Eğitim kanalıyla... Araçları ne idi? Ders kitapları...
                Gelelim şöyle/böyle yetiştirilmiş ve eğitilmiş gençliğe… Neler görüyorduk? Okullarımız okunmaz hale gelmişti, sokaklarımız sopalı ve silahlı militanların dövüş alanı olmuştu... Birleşin, birlik olun diye seslendiğimiz gençlere ayrılın, bölünün, sokaklara çıkın diyenler vardı...
                Allah’tan bahsetmeyi dahi adeta yasaklayan bir laiklik anlayışı vardı. Namaz kılanlar, Kur’an okuyanlar ‘Dini siyasete alet ediyor’ gerekçesiyle cezaevine tıkılırlardı. Çok şey anlatılmış, hiçbir şey kalmamış; “Aman ha, böyle düşünsen bile söyleme yoksa perişan ederler” söylemi vardı.
                “Aman sen sen ol, ona buna sataşma; hayatın kararır. Aman içinde kalsın, sakın dışa vurma! Namazını gizli kıl, yoksa istikbalin mahvolur” denilirdi. Bu hal günlerce, aylarca, yıllarca devam etti... Gençler büyüdüler, delikanlı oldular. Kimileri okudular, kimileri anarşist oldular… Kimilerini kandırıp dağa çıkardılar! Vah gençlik vah, nedir başımızdaki oyunlar... Hani demişler ya işinin kölesi olmayan başkasının kölesi olur diye…
                Evet ecdadının terbiye ve törelerinden uzaklaştırılan gençlik, başkalarına özendirilirse sonuç bellidir! Altı yüz yıl üç kıtaya hükmeden bir ecdadın torunlarını ve asil bir milletin evlatlarını oyuncak gibi emellerine alet ettiler...
                Selim Usta ne yapsın, gençlerimiz için bir şiir yazsın...
 
Bağlı bulun ecdadından sana kalan töreye,
Bağlanmazsan terbiyenden, arından olacaksın…
Sarıl ilmi ilahiye, bağlı bulun Kur’ana,
Kapatma kalp gözlerini nurundan olacaksın…
 
Ruh bedenle bir bütündür, kılıftır elbisesi,
Kulağından alır seda, ağızdan çıkar sesi…
Dostun değil düşmanındır nefsinin her hilesi,
Sırrın verme ser divana serinden olacaksın…
 
Selim der ki asla zarar bulunmaz sadık dosttan,
Günahların cehennemdir, sevabın gül gülistan…
Sermayen kefendir, senin mekanındı kabristan,
Sen de bir gün dünyadaki yerinden olacaksın...


Yayınlanma Tarihi : 17/12/2024 00:55
Okunma Sayısı : 89

MURATLIMIZIN EN BÜYÜK SORUNU NEDİR?


Çevre ve hava kirliliği
Ulaşım ve otopark
Çarpık kentleşme
Alt yapı ve kanalizasyon
Asayiş ve uyuşturucu
Yeşil alan ve parklar
Yol ve kaldırımlar
reklam 1
Günlük Kurlar