300 bin tarım arazisi alarm veriyor
Ergene Nehri’nde çevre endüstriyel analiz incelemesi yapıldı. Nehirdeki su kalitesinin 4. sınıf olduğu tespit edildi.
Muratlı Hizmet - Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ)’den Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer; “Biliyorsunuz azot, denizlerde müsilaja sebebiyet veren nutrient maddedir. Bunların fazla olması, organik kirlilik açısından tehlikeli bir durum olduğunu gösteriyor” diye konuştu.
Yıldız Dağları’ndan doğan ve 283 kilometre yol kat ederek Meriç Nehri ile birleştikten sonra Ege Denizi’ne dökülen Ergene Nehri, yıllardır kimyasal ve evsel atıklar nedeniyle çevreye zehir saçıyor.
Uzunköprü Belediyesi, Ergene Nehri’nde yaptırdığı su analiz raporunu kamuoyuna açıkladı. Bahse konu raporda, nehrin kimyasal oksit su ihtiyacının yüksek ve su kalitesinin 4. sınıf olduğuna dikkat çekildi. Nehir suyunda az da olsa siyanür, azot, krom, çinko, bakır ve demir de görüldü.
Raporu değerlendiren Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi’nden Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, Ergene Nehri’ndeki suyun çok kirli olduğunu söyledi. Tecer; “Uzunköprü Belediyesi’nin Ergene Nehri için, o bölgede yaptırmış olduğu bir analiz var. Bu analiz bize ne anlatıyor? Bu analizden o bölgede, Ergene Nehri'nin o kısmında, kimyasal oksit su ihtiyacının yüksek ve su kalitesinin 4'üncü sınıf olduğunu anlaşılıyor. Dikkat çeken başka bir veri de azot konsantrasyonlarının yüksek olduğunu görüyoruz. Bu da o bölgedeki tarımsal faaliyetlerden ve organik atıklara dayalı endüstrinin fazla olmasından kaynaklanan bir durumdur. Biliyorsunuz azot, denizlerde müsilaja sebebiyet veren nutrient maddedir. Bunların fazla olması, organik kirlilik açısından tehlikeli bir durum olduğunu gösteriyor. Ağır metallerde çok kirli bir su sınıflamasına ilişkin veriler göremiyorum ama krom sadece, toplam krom burada biraz dikkat çekiyor. O bölgeyi, üçüncü sınıf su kalitesine kadar düşürmüş durumda. Fakat biliyoruz ki, bu bölgede Ergene Nehri ve kollarını besleyen derelerde evsel atık suların, sanayi atık sularının, tarımsal gübrelerin ve besin maddelerinin deşarj edilmesine bağlı yoğun bir kirlilik yaşanıyor. Uzunköprü'deki analiz sonuçları da farklı bir şey söylemiyor aslında” şeklinde konuştu.
Trakya Çevre Platformu Sözcüsü Av. Bülent Kaçar ise, Ergene Nehri’nin kirliliğiyle bölgeyi ve tarım arazilerini tahrip etmeye devam ettiğini söyleyerek; “Nehir suyunda yapılan analiz sonucu şu an siyanür, dünyanın en tehlikeli ağır metali olan kadmiyum, kurşun, bakır, demir, azotlu akması nedeniyle kanalizasyon suyu haline gelmiş durumda. Ergene Nehri'ndeki akan zehirli su, Ege Denizi'ne akarak bütün Trakya'yı baştan başa zehirlemeye maalesef devam ediyor” diye konuştu.
Ergene Havzası’nda 300 bine yakın tarım arazisi ile yer altı içme suyu kaynaklarının da tehdit altında olduğunu anımsatan Av. Kaçar; “Ergene, Trakya'nın tek akan iç su kaynağıdır. Alternatifsiz akan su kaynağıdır Ergene Nehri ancak maalesef şu an sadece Uzunköprü bölgesinde bu kirlilik sebebiyle 30 bin dönüm arazinin kullanılamadığı, sulu tarım yapılamadığı, uzmanlarca dile getiriliyor. Ve şu an Ergene Havzası diye belirtilen 300 bine yakın tarım arazisi bu kirliğin tehdidi altında. Yer altı sularına karışan kirli Ergene suları, ağır metalli, siyanürlü, kadmiyumlu su aynı zamanda içme suyu varlıklarımız tehdit ediyor. Trakya’da ciddi ve yaşamsal bir tehdit gelecek kuşaklara maalesef 1970 yılından bu yana, bu kirlilikle taşınıyor. Sanayi tesisleri arttıkça bölgemizdeki bu kara hayalet ve zehir akan nehir maalesef bizi öldürmeye devam edecek” sözcüklerini kaydetti.
Muratlı Hizmet - Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ)’den Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer; “Biliyorsunuz azot, denizlerde müsilaja sebebiyet veren nutrient maddedir. Bunların fazla olması, organik kirlilik açısından tehlikeli bir durum olduğunu gösteriyor” diye konuştu.
Yıldız Dağları’ndan doğan ve 283 kilometre yol kat ederek Meriç Nehri ile birleştikten sonra Ege Denizi’ne dökülen Ergene Nehri, yıllardır kimyasal ve evsel atıklar nedeniyle çevreye zehir saçıyor.
Uzunköprü Belediyesi, Ergene Nehri’nde yaptırdığı su analiz raporunu kamuoyuna açıkladı. Bahse konu raporda, nehrin kimyasal oksit su ihtiyacının yüksek ve su kalitesinin 4. sınıf olduğuna dikkat çekildi. Nehir suyunda az da olsa siyanür, azot, krom, çinko, bakır ve demir de görüldü.
Raporu değerlendiren Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi’nden Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, Ergene Nehri’ndeki suyun çok kirli olduğunu söyledi. Tecer; “Uzunköprü Belediyesi’nin Ergene Nehri için, o bölgede yaptırmış olduğu bir analiz var. Bu analiz bize ne anlatıyor? Bu analizden o bölgede, Ergene Nehri'nin o kısmında, kimyasal oksit su ihtiyacının yüksek ve su kalitesinin 4'üncü sınıf olduğunu anlaşılıyor. Dikkat çeken başka bir veri de azot konsantrasyonlarının yüksek olduğunu görüyoruz. Bu da o bölgedeki tarımsal faaliyetlerden ve organik atıklara dayalı endüstrinin fazla olmasından kaynaklanan bir durumdur. Biliyorsunuz azot, denizlerde müsilaja sebebiyet veren nutrient maddedir. Bunların fazla olması, organik kirlilik açısından tehlikeli bir durum olduğunu gösteriyor. Ağır metallerde çok kirli bir su sınıflamasına ilişkin veriler göremiyorum ama krom sadece, toplam krom burada biraz dikkat çekiyor. O bölgeyi, üçüncü sınıf su kalitesine kadar düşürmüş durumda. Fakat biliyoruz ki, bu bölgede Ergene Nehri ve kollarını besleyen derelerde evsel atık suların, sanayi atık sularının, tarımsal gübrelerin ve besin maddelerinin deşarj edilmesine bağlı yoğun bir kirlilik yaşanıyor. Uzunköprü'deki analiz sonuçları da farklı bir şey söylemiyor aslında” şeklinde konuştu.
Trakya Çevre Platformu Sözcüsü Av. Bülent Kaçar ise, Ergene Nehri’nin kirliliğiyle bölgeyi ve tarım arazilerini tahrip etmeye devam ettiğini söyleyerek; “Nehir suyunda yapılan analiz sonucu şu an siyanür, dünyanın en tehlikeli ağır metali olan kadmiyum, kurşun, bakır, demir, azotlu akması nedeniyle kanalizasyon suyu haline gelmiş durumda. Ergene Nehri'ndeki akan zehirli su, Ege Denizi'ne akarak bütün Trakya'yı baştan başa zehirlemeye maalesef devam ediyor” diye konuştu.
Ergene Havzası’nda 300 bine yakın tarım arazisi ile yer altı içme suyu kaynaklarının da tehdit altında olduğunu anımsatan Av. Kaçar; “Ergene, Trakya'nın tek akan iç su kaynağıdır. Alternatifsiz akan su kaynağıdır Ergene Nehri ancak maalesef şu an sadece Uzunköprü bölgesinde bu kirlilik sebebiyle 30 bin dönüm arazinin kullanılamadığı, sulu tarım yapılamadığı, uzmanlarca dile getiriliyor. Ve şu an Ergene Havzası diye belirtilen 300 bine yakın tarım arazisi bu kirliğin tehdidi altında. Yer altı sularına karışan kirli Ergene suları, ağır metalli, siyanürlü, kadmiyumlu su aynı zamanda içme suyu varlıklarımız tehdit ediyor. Trakya’da ciddi ve yaşamsal bir tehdit gelecek kuşaklara maalesef 1970 yılından bu yana, bu kirlilikle taşınıyor. Sanayi tesisleri arttıkça bölgemizdeki bu kara hayalet ve zehir akan nehir maalesef bizi öldürmeye devam edecek” sözcüklerini kaydetti.
Yayınlanma Tarihi : 19/10/2021 15:58
Okunma Sayısı : 2299
Okunma Sayısı : 2299
Muratlı Nöbetçi Eczane
MURATLIMIZIN EN BÜYÜK SORUNU NEDİR?
Çevre ve hava kirliliği
Ulaşım ve otopark
Çarpık kentleşme
Alt yapı ve kanalizasyon
Asayiş ve uyuşturucu
Yeşil alan ve parklar
Yol ve kaldırımlar
Günlük Kurlar