29 Ekim coşkusu üst safhada
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 93. Yıldönümü nedeniyle Muratlı’da program düzenlendi.
28 Ekim Cuma günü Vergi Dairesi önünden başlayan Cumhuriyet yürüyüşü ile programın startı verildi. Kalabalık halk kitlesi Hürriyet Meydanı’nda toplandı. Atatürk büstüne çelenk sunma töreni gerçekleştirildi. Saygı duruşu ve ardından İstiklal Marşı okundu. Tüm daire amirlerinin meydanda hazır bulunduğu görüldü.
29 Ekim Cumartesi günü ise Muratlı Kaymakamlığı makamında tebrikler kabul edildi. Sonrasında 29 Ekim kutlama etkinliği Muratlı Atatürk Stadyumu’nda yapıldı. Stadyumda saygı duruşu ve ardından İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan program, Kaymakam Erkan Çapar’ın konuşması ile sürdü.
Tüm millete seslenen Kaymakam Çapar; “Türk milletinin ebedi önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılıkları sayesinde fikri hür, vicdani hür, irfanı hür geleceğin mümessili sevgili öğrenciler, bugün soylu ecdadımızın emaneti olan cumhuriyetin 93. Yıldönümünü büyük bir gurur, kıvanç ve sevinçle kutluyor, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden ilk günkü gibi kararlılıkla yürüdüğümüzü ele güne haykırıyorum. 29 Ekim 1923 günü Ankara’daki o mütevazi taş binadan Anadolu’nun üstüne doğan güneş, 93 yıldır kesintisiz parlamaya devam ediyor. Cumhuriyet Bayramı’nda konuşma yapmak biz kaymakamlar için mevzuat kaynaklı bir zorunluluktur. Ancak ben bu zarureti bir gurur vesilesi olarak görüyor, ayrıca bir fırsat olarak değerlendiriyorum. Ben bu fırsattan faydalanarak size cumhuriyetten ne anladığımı anlatacağım. Cumhuriyet, tarihten silinmek istenen Türk milletinin dünyaya meydan okumasıdır. Cumhuriyet; Afyon’a, Sakarya’ya, İzmir’e, Trakya’ya, kısacası bütün Anadolu’ya güneşin yeniden doğmasıdır. Cumhuriyet, Hakkari ile Edirne ilinin öz ve öz kardeşliğidir. Cumhuriyet, benim gibi bir köylü çocuğunun bugün, burada, bu konuşmayı yapıyor olmasıdır. Cumhuriyet, bu coğrafyadaki ebedi Türk varlığının kanla yazılmış tapusudur. Cumhuriyet, Türkiye’dir. Hiç şüphesiz ki bizler cumhuriyeti kolay kazanmadık. Bu cumhuriyetin harcı Dumlupınar’da şehit düşen Diyarbakırlı Saim’in, İnönü’de kolunu, bacağını bırakan Yozgatlı Mehmet’in, pontusçulara boyun eğmeyen Trabzonlu Selahattin’in, göğsünü Fransız kurşununa siper eden Antepli Şahin’in ve Kuvayi Milliye ateşini yakan asil Türk milletinin canı, kanı ve iradesi ile kazanılmıştır” ifadelerine yer verdi.
Cumhuriyet için büyük bedeller ödediğimizi ve her gün de ödemeye devam ettiğimizi aktaran Erkan Çapar; “Ben bugün size bu bedeli kanı ile ödeyen bazı vatan evlatlarından bahsetmek istiyorum. 20 Kasım 2013 gecesi Mardin’in Dargeçit ilçesinde gözümün önünde şehit düştü polis memuru Ozan Demirkollu. 6 yaşında bir çocuk ve gözü yaşlı bir genç kadın bıraktı geride. Son nefesini verirken, belli belirsiz bir Kelime-i Şehadet getirdi. 8 Ocak 2016’da, Cizre’de vatan toprağına düştü Siirt Eruhlu Uzman Jandarma Çavuş Ümit İnan. Daha 24 yaşındaydı. Hayalleri gibi hayatı da öksüz kaldı. Babası acı içinde çocuğunun cansız bedenini mezara indirirken, vatan sağ olsun diyordu. Eylül 2015’te namaz kılarken evine atılan roketten kıl payı kurtuldu polis memuru Şahin Altmış. Allah şehitliği bana nasip etmedi diye üzülen bu namuslu, imanlı adam; iki gün sonra Şırnak’ta başka bir kahpe pusuda şehit düştü. Geride yarım kalmış bir hayat ve üç evlat bıraktı. 24 Kasım 2015 günü izinli olduğu halde çatışma çıktığını duyunca tek başına Şırnak’tan Cizre’ye gitti Komiser Umut Tunçay ve aynı gün şehit düştü. Fotoğraflardaki hüzünlü gülüşü kaldı geriye. Özel Harekatçı Polis Memuru Mehmet Bilgin, rahat ve tehlikesiz bir görevdeydi. Ancak o riskli bölgelerde görev yapan arkadaşlarının yanında olmak istedi. Dilekçe verdi, Şırnak’in İdil kazasına tayin edildi. 17 Ocak 2016 gecesi içinde bulunduğu zırhlı araç hain bir mayına çarptı. Polis memurları Gültekin Tırpan ve Ersin Yıldırım ile birlikte şahadete yürüdü. 23 yaşındaydı daha. Bırakın yaşamayı, nişan yapmaya bile vakit bulamadı. 23 Ocak 2016’da şehit olan Üsteğmen Uğur Taşçı’nın geride kalan eşyalarını siyah bir torbaya doldurup gönderdiler ailesine. Öz geçmişi ve hayatı o kadar kısaydı ki her şey sığdı o siyah uğursuz torbaya. 26 Mart 2016’da Şırnak’ta vatan nöbetini tutarken şehit düştü korucu Abdullah. Kürtçe ağıtlar yaktı anası gün boyunca. Hayatın ve ailenin bütün yükünü henüz onuna basmamış oğluna bıraktı. Cenazede ağlamaktan bitap düşmüş kız kardeşini teselli etti 10 yaşındaki bebe. 5 Mayıs 2016 günü Nusaybin’de teröristlerin bulunduğu 120 numaralı binayı almak için manevra yapan tim bombalı saldırıya uğradı. Tim Komutanı Yüzbaşı Hüseyin Ayhan ağır yaralı ve bilinci kapalı olarak GATA’ya sevk edildi. Meşaketli ameliyatlardan sonra uzun süre yoğun bakımda kaldı. Kendine geldiğinde yanında bulunan eşine sorduğu ilk iki soru neydi biliyor musunuz? 120 numaralı bina alındı mı? Askerlerim iyi mi? Biz işte bu kahramanların yüzü suyu hürmetine bu topraklara, bu cumhuriyete sahip çıkmak zorundayız. Ozanların, Mahmutların, Hüseyinlerin, Şahinlerin, Abdullahların, Umutların emanetine ve hatırasına sahip çıkmak zorundayız. Biz 15 Temmuz 2016 gecesi demokrasisine, cumhuriyetine ve ülkesine sahip çıkmak için şehadete yürüyen kardeşlerimizin mirasına sahip çıkmak zorundayız. Biz, Ey Türk Gençliği, birinci vazifen Türk istiklal ve cumhuriyetini korumaktır diyen Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetine sahip çıkmak zorundayız. Bu bilinç ve farkındalıkla, farklılıklarımızı bir tarafa bırakarak, geleceğimizin bir ve ortak olduğunu bilerek, kardeşliğimizi 7 düvele haykırarak, bu cumhuriyete sahip çıkacak ve onu sonsuza kadar yaşatacağız. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, Yaşasın Büyük Türk Milleti, Ne Mutlu Türküm Diyene” şeklinde konuştu.
Program, günün anlam ve önemini belirten konuşmalar, halk oyunları, yarışmalar, 29 Ekim Cumhuriyet oratoryosu, gösteriler ve öğrencilerin tören geçidi ile sürdü. Yarışmalarda dereceye giren öğrencilere ödülleri de verildi.
28 Ekim Cuma günü Vergi Dairesi önünden başlayan Cumhuriyet yürüyüşü ile programın startı verildi. Kalabalık halk kitlesi Hürriyet Meydanı’nda toplandı. Atatürk büstüne çelenk sunma töreni gerçekleştirildi. Saygı duruşu ve ardından İstiklal Marşı okundu. Tüm daire amirlerinin meydanda hazır bulunduğu görüldü.
29 Ekim Cumartesi günü ise Muratlı Kaymakamlığı makamında tebrikler kabul edildi. Sonrasında 29 Ekim kutlama etkinliği Muratlı Atatürk Stadyumu’nda yapıldı. Stadyumda saygı duruşu ve ardından İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan program, Kaymakam Erkan Çapar’ın konuşması ile sürdü.
Tüm millete seslenen Kaymakam Çapar; “Türk milletinin ebedi önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılıkları sayesinde fikri hür, vicdani hür, irfanı hür geleceğin mümessili sevgili öğrenciler, bugün soylu ecdadımızın emaneti olan cumhuriyetin 93. Yıldönümünü büyük bir gurur, kıvanç ve sevinçle kutluyor, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden ilk günkü gibi kararlılıkla yürüdüğümüzü ele güne haykırıyorum. 29 Ekim 1923 günü Ankara’daki o mütevazi taş binadan Anadolu’nun üstüne doğan güneş, 93 yıldır kesintisiz parlamaya devam ediyor. Cumhuriyet Bayramı’nda konuşma yapmak biz kaymakamlar için mevzuat kaynaklı bir zorunluluktur. Ancak ben bu zarureti bir gurur vesilesi olarak görüyor, ayrıca bir fırsat olarak değerlendiriyorum. Ben bu fırsattan faydalanarak size cumhuriyetten ne anladığımı anlatacağım. Cumhuriyet, tarihten silinmek istenen Türk milletinin dünyaya meydan okumasıdır. Cumhuriyet; Afyon’a, Sakarya’ya, İzmir’e, Trakya’ya, kısacası bütün Anadolu’ya güneşin yeniden doğmasıdır. Cumhuriyet, Hakkari ile Edirne ilinin öz ve öz kardeşliğidir. Cumhuriyet, benim gibi bir köylü çocuğunun bugün, burada, bu konuşmayı yapıyor olmasıdır. Cumhuriyet, bu coğrafyadaki ebedi Türk varlığının kanla yazılmış tapusudur. Cumhuriyet, Türkiye’dir. Hiç şüphesiz ki bizler cumhuriyeti kolay kazanmadık. Bu cumhuriyetin harcı Dumlupınar’da şehit düşen Diyarbakırlı Saim’in, İnönü’de kolunu, bacağını bırakan Yozgatlı Mehmet’in, pontusçulara boyun eğmeyen Trabzonlu Selahattin’in, göğsünü Fransız kurşununa siper eden Antepli Şahin’in ve Kuvayi Milliye ateşini yakan asil Türk milletinin canı, kanı ve iradesi ile kazanılmıştır” ifadelerine yer verdi.
Cumhuriyet için büyük bedeller ödediğimizi ve her gün de ödemeye devam ettiğimizi aktaran Erkan Çapar; “Ben bugün size bu bedeli kanı ile ödeyen bazı vatan evlatlarından bahsetmek istiyorum. 20 Kasım 2013 gecesi Mardin’in Dargeçit ilçesinde gözümün önünde şehit düştü polis memuru Ozan Demirkollu. 6 yaşında bir çocuk ve gözü yaşlı bir genç kadın bıraktı geride. Son nefesini verirken, belli belirsiz bir Kelime-i Şehadet getirdi. 8 Ocak 2016’da, Cizre’de vatan toprağına düştü Siirt Eruhlu Uzman Jandarma Çavuş Ümit İnan. Daha 24 yaşındaydı. Hayalleri gibi hayatı da öksüz kaldı. Babası acı içinde çocuğunun cansız bedenini mezara indirirken, vatan sağ olsun diyordu. Eylül 2015’te namaz kılarken evine atılan roketten kıl payı kurtuldu polis memuru Şahin Altmış. Allah şehitliği bana nasip etmedi diye üzülen bu namuslu, imanlı adam; iki gün sonra Şırnak’ta başka bir kahpe pusuda şehit düştü. Geride yarım kalmış bir hayat ve üç evlat bıraktı. 24 Kasım 2015 günü izinli olduğu halde çatışma çıktığını duyunca tek başına Şırnak’tan Cizre’ye gitti Komiser Umut Tunçay ve aynı gün şehit düştü. Fotoğraflardaki hüzünlü gülüşü kaldı geriye. Özel Harekatçı Polis Memuru Mehmet Bilgin, rahat ve tehlikesiz bir görevdeydi. Ancak o riskli bölgelerde görev yapan arkadaşlarının yanında olmak istedi. Dilekçe verdi, Şırnak’in İdil kazasına tayin edildi. 17 Ocak 2016 gecesi içinde bulunduğu zırhlı araç hain bir mayına çarptı. Polis memurları Gültekin Tırpan ve Ersin Yıldırım ile birlikte şahadete yürüdü. 23 yaşındaydı daha. Bırakın yaşamayı, nişan yapmaya bile vakit bulamadı. 23 Ocak 2016’da şehit olan Üsteğmen Uğur Taşçı’nın geride kalan eşyalarını siyah bir torbaya doldurup gönderdiler ailesine. Öz geçmişi ve hayatı o kadar kısaydı ki her şey sığdı o siyah uğursuz torbaya. 26 Mart 2016’da Şırnak’ta vatan nöbetini tutarken şehit düştü korucu Abdullah. Kürtçe ağıtlar yaktı anası gün boyunca. Hayatın ve ailenin bütün yükünü henüz onuna basmamış oğluna bıraktı. Cenazede ağlamaktan bitap düşmüş kız kardeşini teselli etti 10 yaşındaki bebe. 5 Mayıs 2016 günü Nusaybin’de teröristlerin bulunduğu 120 numaralı binayı almak için manevra yapan tim bombalı saldırıya uğradı. Tim Komutanı Yüzbaşı Hüseyin Ayhan ağır yaralı ve bilinci kapalı olarak GATA’ya sevk edildi. Meşaketli ameliyatlardan sonra uzun süre yoğun bakımda kaldı. Kendine geldiğinde yanında bulunan eşine sorduğu ilk iki soru neydi biliyor musunuz? 120 numaralı bina alındı mı? Askerlerim iyi mi? Biz işte bu kahramanların yüzü suyu hürmetine bu topraklara, bu cumhuriyete sahip çıkmak zorundayız. Ozanların, Mahmutların, Hüseyinlerin, Şahinlerin, Abdullahların, Umutların emanetine ve hatırasına sahip çıkmak zorundayız. Biz 15 Temmuz 2016 gecesi demokrasisine, cumhuriyetine ve ülkesine sahip çıkmak için şehadete yürüyen kardeşlerimizin mirasına sahip çıkmak zorundayız. Biz, Ey Türk Gençliği, birinci vazifen Türk istiklal ve cumhuriyetini korumaktır diyen Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetine sahip çıkmak zorundayız. Bu bilinç ve farkındalıkla, farklılıklarımızı bir tarafa bırakarak, geleceğimizin bir ve ortak olduğunu bilerek, kardeşliğimizi 7 düvele haykırarak, bu cumhuriyete sahip çıkacak ve onu sonsuza kadar yaşatacağız. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, Yaşasın Büyük Türk Milleti, Ne Mutlu Türküm Diyene” şeklinde konuştu.
Program, günün anlam ve önemini belirten konuşmalar, halk oyunları, yarışmalar, 29 Ekim Cumhuriyet oratoryosu, gösteriler ve öğrencilerin tören geçidi ile sürdü. Yarışmalarda dereceye giren öğrencilere ödülleri de verildi.
Muratlı Nöbetçi Eczane
MURATLIMIZIN EN BÜYÜK SORUNU NEDİR?
Çevre ve hava kirliliği
Ulaşım ve otopark
Çarpık kentleşme
Alt yapı ve kanalizasyon
Asayiş ve uyuşturucu
Yeşil alan ve parklar
Yol ve kaldırımlar
Günlük Kurlar