Yeni yılın, yeni senenin ikinci günü, ilk hafta sonu, 2022 yılının ilk Pazar’ı neler yaptınız? Nasıl geçti diye bir sorum ya da merakım yok...
Biz yılbaşında hediye getiren noel babanın değil, Miraç’tan ‘Namaz’ getiren Hz. Muhammed (S.A.V.)’in ümmetiyiz.
Hafızada kalan o güzel atılımlar,
Mesela Taksim Camii’nin açılışı, İstanbul Sözleşmesi’nin çöpe gönderilmesi ki; en çok buna sevindim. Devlet her daim milletinin yanında…
Dolar bir gecede çakıldı; ohhh ohhh..!
Taksim Camii çok önemli, bir günde ibadete açıldı; ohhh ohh..!
İstanbul Sözleşmesi saçmalığı çöpe atıldı; ohhh ohhh..!
Devletin paraları milletine gidiyor; ohhh ohh..!
Devlet kurumlarından kafasına göre randevu almaya çalışanlar reddedildi; ohhh ohhh..!
Kanal İstanbul son gaz devam; ohhh ohhh..!
Erken seçim hayali suya düştü, seçim 2023’de; ohhh ohhh..!
YA DEVLET BAŞA, YA KUZGUN LEŞE!
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ
Devlet terbiyesi verdi, vermeye devam ediyor…
Son zamanlarda bazı Dolar ve Altın üzerine yorumlar okudum, okuyorum… Ben öyle karşılıklı yazışmalardan hoşlanmam. Kısa bir cevap, bir ömür yeter diye düşündüm…
“Kişi Kendinden Bilirmiş İşi” diyerek devam edelim…
Ülkemiz zor günlerden geçiyor. En önemli sorunlarımızın başında terör ve terörle mücadele geliyor.
Etrafımız ateş çemberi...
Bu milletin kaderi üzerinde yüzleri maskeli, karanlık eller oyun oynuyor.
ABD ve Rusya, Suriye üzerinden kendi oyun alanlarını geliştirme peşinde...
Rusya ve İran, Beşşar Esad’ın hamisi durumunda...
ABD, AB ve İsrail, Suriye’den Esad’ın gittiği ve İslamcı bir rejimin iş başına geldiği bir Suriye öngörmüyor artık.
Ortadoğu’da mezhep savaşları ve ırk üzerinden siyaset körükleniyor. Hâlbuki inancımıza göre; farklılıklarımız birbirimize karşı övünç kaynağı değil, birer kaynaşma vesilesidir. Uygulayan kim?
Ortadoğu’da her yer Kerbala. Oluk oluk kan akıyor... Müslüman olduğunu söyleyenler, acımadan kendi kardeşini katlediyor. Binlerce kişi hayatını kaybediyor, yüz binlerce insan evlerinden, yurtlarından sürgüne yollanıyor, acımasız savaş bitmiyor, belki de bitirilmek istenmiyor...
Sürdürülebilir bir savaş stratejisi planlıyor küresel güçler. Bu senaryoyu yazanlar, ellerini ceplerine sokmuş, keyifle izlemekteler İslam coğrafyasının perişan halini…
Kurdurdukları IŞİD ya da DEAŞ denilen terör örgütünün vahşetini de…
1994 yılında Necmettin Erbakan söylemişti: “Bir gün Suriye karışırsa, bilesiniz hedef Türkiye’dir.”
Ülkemiz bir Ortadoğu ülkesine dönüştürülmek isteniyor. Ne kadar benzemekte yazgımız Suriye ile…
Hem içeride, hem de dışarıda kuşatma altındayız. Zaten yerli işbirlikçiler de hazır kıta beklemede...
Ankara’nın göbeğinde, Tren Garı’nda peş peşe bombalar patlatıldı. Sultanahmet’te yine canlı bomba eylemi gerçekleştirildi. Onlarca ölü yaralı…
Güneydoğu’da; Cizre’de, Silopi’de, Sur’da aylardır çatışmalar sürüyor. Güvenlik güçlerimiz kahramanca mücadele veriyor. Her gün şehit haberleri ile sarsılıyoruz...
Kurtarılmış bölgeler, barikatlar, hendekler…
Yıkılmış evler, harabeye dönmüş dükkânlar, sokağa çıkamayan insanlar…
PKK’lı teröristler sanki düşmana direniyor, düşmanla savaşıyor.
Okullar, hastaneler, evler, lojmanlar roketatarlarla vuruluyor.
Çocuklar, gençler, anneler ölüyor. Ayakta kalabilenler ise ümitsiz, çaresiz ve korkulu.
Biz bu hale nasıl geldik ya da getirildik. Bu hainler, bu silah ve mühimmatlarla konuşlanırken, sahi yetkililer nerede idi?
Sorumlular bunun cevabını mutlaka vermeli ya da hesabını ödemelidir. Siyaseten ya da yargı önünde...
Milletimizin gönlü yaralı hatta darmadağın. Herkes endişeli ve üzgün...
Bir milletin morali kül edilmek isteniyor. Kimsenin kimseye güveni kalmadı. Halk, kapı komşusundan korkar hale geldi...
tasarım59 reklam paketi
“Ne olacak bu milletin hali! Devlet bizim emniyetimizi sağlayamıyor.” gibi düşünceler yayılıyor. Amaç da bu ya... Vatandaşların kuşkuya kapılması ve kafaların karıştırılması…
“Açık yaraya kurtlar üşüşür.”
Devlet gerekli önlemleri almalı, terörle mücadelede taviz verilmemelidir. Çünkü gözü dönmüş bunların… Hak ettikleri cevap da hukuk çerçevesinde verilmeli.
Kavga ve çatışmaya dayalı günlük siyaset bırakılmalı, milli güvenlik siyaseti geliştirecek, taktik ve strateji üretecek, üst akıl mutlaka bulunmalıdır…
Bunun için; “Devlet-i ebed müddet” yani “Ebediyen yaşayacak devlet” anlayışının ve devlet kuran ahlakın yeniden inşa edilmesi gerekiyor.
Allah devlete ve millete zeval vermesin. Birliğimiz bozulmasın. Birlik olmazsak birbirimize düşer, parçalanırız. Birlik inancı etrafında birleşmeliyiz.
Gerçek şu ki, zor günlerden geçiyoruz...
Bununla birlikte, Türk milleti devlet kültürüne sahip olduğu için, “Böl ve parçala” gibi klasik bir yöntemi uygulayanların oyununa gelmeyecektir. İnancımız odur...
Yeter ki iyi yönetilsin…
Siyasi birlikteliğini sağlayamayan Irak ve Suriye’nin hali ortada. Devlet güçlü olmalı, devlet yaşamalı ki devamlılığımız olsun...
Devlet birlikteliği sağlamanın aracıdır.
Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe!
Ülkede asayişi sağlamak, milletin mutluluk ve huzurunu gözetmek, adaletle hüküm vermek, devletin esas görevleridir.
Devlet, belli bir kişi ya da zümrenin çıkarlarına hizmet eden bir mekanizmaya dönüşmemeli, kendisini milletin hizmetine adamış olmalıdır.
Bu çağda kimse ceberut devlet istemez. Ancak terörle mücadeleyi kimse ceberut devlet anlayışı olarak değerlendiremez. Terörle mücadele devletin meşru bir hakkıdır.
“Ya Millete Hizmet Eden Devlet Başa, Ya Kuzgun Leşe!” demek daha doğru galiba...
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.”
Başka bir konuda, bir başka yazı dizisinde buluşmak üzere;
Şimdilik hoşça kalın...

Muratlı Nöbetçi Eczane

MURATLIMIZIN EN BÜYÜK SORUNU NEDİR?


Çevre ve hava kirliliği
Ulaşım ve otopark
Çarpık kentleşme
Alt yapı ve kanalizasyon
Asayiş ve uyuşturucu
Yeşil alan ve parklar
Yol ve kaldırımlar
reklam 1
Günlük Kurlar