Tekirdağ'da konuştu! Depremin eli kulağında
Yerbilimci Prof. Dr. Naci Görür, “Marmara Denizi’nde minimum 7.2 deprem bekliyoruz. Maksimum 7.6 deprem olacak. Ve bunu da Kumburgaz Fayı üzerinde bekliyoruz. Marmara Denizi’nde büyük bir deprem bekliyoruz. Marmara’da beklediğimiz depremin eli kulağında, geliyorum diyor” dedi.
Muratlı Hizmet - Tekirdağ’da Çerkezköy Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü (ÇOSB) Konferans Salonu’nda ‘Endüstriyel binalar için deprem analizi’ konulu panele konuşmacı olarak katılan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi Yerbilimci Prof. Dr. Naci Görür, depremin bölgeye etkileri ve alınabilecek önlemler hakkında bilgi verdi.
Deprem bilincinin kazanılmasının iş dünyasındaki öneminden bahseden Naci Görür, “Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi beni çağırdığı zaman doğrusu çok programımın yüklü olmasına rağmen gelmeyi özellikle istedim. Sebebi de biz halkı aydınlatmaya çalışıyoruz. Deprem farkındalığını arttırmaya çalışıyoruz. Kendi ülkemiz insanlarına deprem kültürünü vermeye ulaşıyoruz. Daha önce TÜSİAD bizimle görüşmek istediğinde TÜSİAD’daki icra kurulu üyeleriyle de görüştük. Gerçekten Türk iş dünyasının depremi yeterince ciddiye aldığını düşünmüyorum. Öyle bir intiba gibi şimdi bugün buraya gelişimin nedeni de bu” diye konuştu.
Beklenen Marmara depremin bölgede oluşturacağı etkilerinin ülke ekonomisini derinden etkileyeceğini vurgulayan Yerbilimci Görür; “Ben hem ekonomik, hem de siyasi olarak bağımsızlığının tehlikeye gireceğini düşünüyorum. Yani diyebilirsiniz ki bir yer bilimci olarak, bir bilim adamı olarak neden Türkiye'nin ekonomik ve siyasi bağımsızlığını tehdit edebilecek bir durum oluşacağını düşünüyorsunuz diye. Belki haklısınız da. Ben tabii kendi konuşmalarımı, kendi bilgimi haddimi de aşmak istemem ama gerçekten böyle bir sorun var. Eğer beklediğimiz Marmara depremi olursa, Türkiye ekonomik bağımsızlığını kaybeder. Marmara Bölgesi Türkiye'nin ekonomik can damarlarını kapsayan kalbi. Bütün üretim tesislerimiz fabrikalarımız bu bölgede toplanmış. Yani bütün yumurtalar aynı sepette ve üstelik de Türkiye gayri safi milli hasılanın yüzde 60’na yakın veya daha fazlası içeren bir bölge. Şimdi bu bölgede beklenen Marmara depremi olursa bölgenin tümü ekonomik olarak çöker. Örnekle işte Güneydoğu. Marmara Bölgesi ekonomik olarak ve ticari olarak Türkiye'nin yüzde 60’nı ve Anadolu'yu besleyen bir bölge. Eğer Marmara Bölgesi çöker ve bu sanayinin çarkları durursa, Türkiye ekonomik olarak diz çöker. Unutmayın her deprem peş peşe ekonomik felaketi tetikler” sözcüklerini kaydetti.
Son olarak Prof. Dr. Naci Görür, şu ifadeleri kullandı: “Marmara Denizi’nden geçen canlı bir fay sistemi ortalama olarak her 250 senede bir deprem görmüş. En son deprem 1766 yılında görülmüş. Kabaca üstüne 250 sene koysan 2016 yapar. Demek ki deprem üretecek zamanı bulmuş. Birincisi biz buna fayın tekerrür etmesi diyoruz. Yeterince tektonik stres üretmek. Şimdi biliyorsunuz Anadolu her yıl 2 buçuk santim Batı’ya doğru gidiyor. Biz fark etmesek de her yıl 2 buçuk santim Yunanistan’a doğru gidiyoruz. Sensörler ve izlemeler vasıtasıyla bunu görüyoruz. Onun için şu Marmara Denizi’nde minimum 7.2 deprem bekliyoruz. Maksimum 7.6 deprem olacak. Ve bunu da Kumburgaz Fayı üzerinde bekliyoruz. Marmara Denizi’nde büyük bir deprem bekliyoruz, olmak zorunda. Marmara Denizi’nin Doğu’sunda deprem oldu. Ne zaman, 1999’da. Marmara Denizi’nin Batı’sında 1912’de oldu. Şimdi 1912’de Batı’da oldu, 1999’da Doğu’da, ikisinin arasında 1766’dan beri deprem olmadı. Marmara’nın kırılacağı yüzde 100. Çünkü biz buna sismik boşluk diyoruz. Çünkü iki fayın ucunda deprem olmuş, aradaki boşlukta deprem olmamışsa orası muhakkak kırılacaktır. Muhakkak diyorum. Bu kadar net söylüyorum. Tek tartışacağımız ne zaman olacağı. 1999 yılından itibaren her an olmak koşuluyla Marmara Denizi’nde büyük bir deprem olma olasılığı artmıştır. Marmara’da beklediğimiz depremin eli kulağında, geliyorum diyor. Marmara Denizi’nde biz 1999 yılından 2014 yılına kadar araştırmalar yaptık. Kendim bizzat Marmara’nın 300 metre altına dalarak çalışmalar yaptım. Bir sürü makale yayınladım. Şaka değil, birisi isim yapsın diye konuşmuyorum. Bilim ve teknolojiye inanıyorsanız, bu işin gerçekliği ortada.”
Muratlı Hizmet - Tekirdağ’da Çerkezköy Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü (ÇOSB) Konferans Salonu’nda ‘Endüstriyel binalar için deprem analizi’ konulu panele konuşmacı olarak katılan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi Yerbilimci Prof. Dr. Naci Görür, depremin bölgeye etkileri ve alınabilecek önlemler hakkında bilgi verdi.
Deprem bilincinin kazanılmasının iş dünyasındaki öneminden bahseden Naci Görür, “Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi beni çağırdığı zaman doğrusu çok programımın yüklü olmasına rağmen gelmeyi özellikle istedim. Sebebi de biz halkı aydınlatmaya çalışıyoruz. Deprem farkındalığını arttırmaya çalışıyoruz. Kendi ülkemiz insanlarına deprem kültürünü vermeye ulaşıyoruz. Daha önce TÜSİAD bizimle görüşmek istediğinde TÜSİAD’daki icra kurulu üyeleriyle de görüştük. Gerçekten Türk iş dünyasının depremi yeterince ciddiye aldığını düşünmüyorum. Öyle bir intiba gibi şimdi bugün buraya gelişimin nedeni de bu” diye konuştu.
Beklenen Marmara depremin bölgede oluşturacağı etkilerinin ülke ekonomisini derinden etkileyeceğini vurgulayan Yerbilimci Görür; “Ben hem ekonomik, hem de siyasi olarak bağımsızlığının tehlikeye gireceğini düşünüyorum. Yani diyebilirsiniz ki bir yer bilimci olarak, bir bilim adamı olarak neden Türkiye'nin ekonomik ve siyasi bağımsızlığını tehdit edebilecek bir durum oluşacağını düşünüyorsunuz diye. Belki haklısınız da. Ben tabii kendi konuşmalarımı, kendi bilgimi haddimi de aşmak istemem ama gerçekten böyle bir sorun var. Eğer beklediğimiz Marmara depremi olursa, Türkiye ekonomik bağımsızlığını kaybeder. Marmara Bölgesi Türkiye'nin ekonomik can damarlarını kapsayan kalbi. Bütün üretim tesislerimiz fabrikalarımız bu bölgede toplanmış. Yani bütün yumurtalar aynı sepette ve üstelik de Türkiye gayri safi milli hasılanın yüzde 60’na yakın veya daha fazlası içeren bir bölge. Şimdi bu bölgede beklenen Marmara depremi olursa bölgenin tümü ekonomik olarak çöker. Örnekle işte Güneydoğu. Marmara Bölgesi ekonomik olarak ve ticari olarak Türkiye'nin yüzde 60’nı ve Anadolu'yu besleyen bir bölge. Eğer Marmara Bölgesi çöker ve bu sanayinin çarkları durursa, Türkiye ekonomik olarak diz çöker. Unutmayın her deprem peş peşe ekonomik felaketi tetikler” sözcüklerini kaydetti.
Son olarak Prof. Dr. Naci Görür, şu ifadeleri kullandı: “Marmara Denizi’nden geçen canlı bir fay sistemi ortalama olarak her 250 senede bir deprem görmüş. En son deprem 1766 yılında görülmüş. Kabaca üstüne 250 sene koysan 2016 yapar. Demek ki deprem üretecek zamanı bulmuş. Birincisi biz buna fayın tekerrür etmesi diyoruz. Yeterince tektonik stres üretmek. Şimdi biliyorsunuz Anadolu her yıl 2 buçuk santim Batı’ya doğru gidiyor. Biz fark etmesek de her yıl 2 buçuk santim Yunanistan’a doğru gidiyoruz. Sensörler ve izlemeler vasıtasıyla bunu görüyoruz. Onun için şu Marmara Denizi’nde minimum 7.2 deprem bekliyoruz. Maksimum 7.6 deprem olacak. Ve bunu da Kumburgaz Fayı üzerinde bekliyoruz. Marmara Denizi’nde büyük bir deprem bekliyoruz, olmak zorunda. Marmara Denizi’nin Doğu’sunda deprem oldu. Ne zaman, 1999’da. Marmara Denizi’nin Batı’sında 1912’de oldu. Şimdi 1912’de Batı’da oldu, 1999’da Doğu’da, ikisinin arasında 1766’dan beri deprem olmadı. Marmara’nın kırılacağı yüzde 100. Çünkü biz buna sismik boşluk diyoruz. Çünkü iki fayın ucunda deprem olmuş, aradaki boşlukta deprem olmamışsa orası muhakkak kırılacaktır. Muhakkak diyorum. Bu kadar net söylüyorum. Tek tartışacağımız ne zaman olacağı. 1999 yılından itibaren her an olmak koşuluyla Marmara Denizi’nde büyük bir deprem olma olasılığı artmıştır. Marmara’da beklediğimiz depremin eli kulağında, geliyorum diyor. Marmara Denizi’nde biz 1999 yılından 2014 yılına kadar araştırmalar yaptık. Kendim bizzat Marmara’nın 300 metre altına dalarak çalışmalar yaptım. Bir sürü makale yayınladım. Şaka değil, birisi isim yapsın diye konuşmuyorum. Bilim ve teknolojiye inanıyorsanız, bu işin gerçekliği ortada.”
Yayınlanma Tarihi : 31/5/2023 12:48
Okunma Sayısı : 2835
Okunma Sayısı : 2835
Muratlı Nöbetçi Eczane
MURATLIMIZIN EN BÜYÜK SORUNU NEDİR?
Çevre ve hava kirliliği
Ulaşım ve otopark
Çarpık kentleşme
Alt yapı ve kanalizasyon
Asayiş ve uyuşturucu
Yeşil alan ve parklar
Yol ve kaldırımlar
Günlük Kurlar