Soran yok, sorgulayan yok.
Nasıl olsun ki?
Yaşadığımız şehirde hizmetle alakalı bir derdin olmayışının yanı sıra; geleceğimizi tehlikeye atan siyasi çekişmeler ve hırslardan dolayı şahit olduklarımızı da düşündükçe, bu ülkede vatandaş olarak yaşamak gerçekten insanın gücüne gidiyor.
Ne oldu bize böyle?
Neden hiç sormuyor, sorgulamıyoruz?
Önümüze ne konuyor, ne dayatılıyorsa onu yaşamak zorunda bırakıldığımız bir yapının içinde buluyoruz kendimizi.
Engelleyemediğimiz için bağışıklığımızda bu yönde gelişiyor hiçbir alanda tepki gösteremez hale geliyoruz.
Örneğin su kesintileri diyorsunuz, ses veren yok.
Altyapı ve yol çalışması bitmiyor diyorsunuz, ses yok.
Trafik sorun olmaya başladı diyorsunuz, ses yok.
Başlanan projeler neden bitirilemiyor diyorsunuz, ses yok.
Yollar bozuk diyorsunuz, ses yok.
Herkes bir yol tutturmuş gidiyor diyorsunuz, ses yok.
Bütün bu olup bitenler arasında, vatandaşlar bu işlerin neresinde diyorsunuz, yine ses yok.
Vatandaş yoksa siyasilere siz neden oralardasınız diyorsunuz, çıt yok.
Bütün bu denilenler kişisel çıkar değil, kamu yararı ya da kamu zararı diyorsunuz, ses yok.
Kısacası yok oğlu yok.
Al gülüm ver gülüm anlayışıyla günler gelip geçiyor.
Kime yazık oluyor, tabi ki de mağdur olan vatandaşa.
Vur abalıya misali.
Vatandaşa ne olursa olsun...
Durum böyleyken anlıyoruz ki; şehre hizmet etmesi beklenen yapı ve mercilerin vatandaşla bir ilgisi gerçekten yok.
Ortada zaman zaman parlayan göstermelik kayıkçı kavgaları dışında Muratlı vatandaşı kimsenin umurunda değil.
Soran yok, sorgulayan yok.
Böyle güzel bir ortamda şehir yönetmekte ne var?
Sözünü ettiğimiz yapının parçaları bu yazıyı okuduğunda ne mi olacak? Söyleyelim.
Kimse yoğurdum ekşi demeyecek her zamanki gibi.
Bu kentte yaşayan bir vatandaş olduğumuz unutularak, tespitlerimizden oluşan yazı içeriği de tabi ki bir maksada bağlanacak.
SAYIN YETKİLİLER!
Ülkemizin Covid-19 ile mücadele ettiği ve en çok temizliğe önem verilmesi gereken böyle bir zamanda anonslar yapamaz mısınız?
Muratlı’da böyle anonslar etkili olacaktır.
Hadi aramızda medeniyetten nasibini almamış, gelecek nesillere verdiği zararın farkında bile olmayan, virüs gibi dünyayı zehirleyen cahil insan çok. Hadi onların mazereti cahillik.
Sayın yöneticilerimiz, sizin mazeretiniz nedir?
Toplumu uyarmak, kamusal alanları korumak için elinizden geleni yapmak, çare bulmak sizin göreviniz değil mi? Gelişmiş toplumlar bunun çaresini nasıl bulmuş, araştırmaz mısınız?
İyi bir gelecek, temiz bir toplum, güzel bir şehir örnekleri çokça var ki; bunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Sizin de ‘YAŞANABİLİR BİR ŞEHİR’ olması için çabalayıp, örnek şehirler arasında olmak için bu şehre gereken hassasiyeti göstermenizi rica ediyoruz.
Gezdim, gördüm, yazdım ve anladım ki;
Yaşadığım şehri ‘YAŞANABİLİR BİR ŞEHİR’ olarak görene kadar yazacağım.
Çocuk parkları dâhil bütün parklar, bütün yeşil alanlar, kaldırımlar, cadde ve sokaklar…
Gezilebilir, yürünebilir, ışıl ışıl, tertemiz olana kadar yazacağım, yazmaya devam ediyor olacağım.
Hayal ettiğim MURATLI bu değil...
Başka bir konuda, başka bir yazımda görüşmek dileğiyle.
Hoşçakalın...

Nasıl olsun ki?
Yaşadığımız şehirde hizmetle alakalı bir derdin olmayışının yanı sıra; geleceğimizi tehlikeye atan siyasi çekişmeler ve hırslardan dolayı şahit olduklarımızı da düşündükçe, bu ülkede vatandaş olarak yaşamak gerçekten insanın gücüne gidiyor.
Ne oldu bize böyle?
Neden hiç sormuyor, sorgulamıyoruz?
Önümüze ne konuyor, ne dayatılıyorsa onu yaşamak zorunda bırakıldığımız bir yapının içinde buluyoruz kendimizi.
Engelleyemediğimiz için bağışıklığımızda bu yönde gelişiyor hiçbir alanda tepki gösteremez hale geliyoruz.
Örneğin su kesintileri diyorsunuz, ses veren yok.
Altyapı ve yol çalışması bitmiyor diyorsunuz, ses yok.
Trafik sorun olmaya başladı diyorsunuz, ses yok.
Başlanan projeler neden bitirilemiyor diyorsunuz, ses yok.
Yollar bozuk diyorsunuz, ses yok.
Herkes bir yol tutturmuş gidiyor diyorsunuz, ses yok.
Bütün bu olup bitenler arasında, vatandaşlar bu işlerin neresinde diyorsunuz, yine ses yok.
Vatandaş yoksa siyasilere siz neden oralardasınız diyorsunuz, çıt yok.
Bütün bu denilenler kişisel çıkar değil, kamu yararı ya da kamu zararı diyorsunuz, ses yok.
Kısacası yok oğlu yok.
Al gülüm ver gülüm anlayışıyla günler gelip geçiyor.
Kime yazık oluyor, tabi ki de mağdur olan vatandaşa.
Vur abalıya misali.
Vatandaşa ne olursa olsun...
Durum böyleyken anlıyoruz ki; şehre hizmet etmesi beklenen yapı ve mercilerin vatandaşla bir ilgisi gerçekten yok.
Ortada zaman zaman parlayan göstermelik kayıkçı kavgaları dışında Muratlı vatandaşı kimsenin umurunda değil.
Soran yok, sorgulayan yok.
Böyle güzel bir ortamda şehir yönetmekte ne var?
Sözünü ettiğimiz yapının parçaları bu yazıyı okuduğunda ne mi olacak? Söyleyelim.
Kimse yoğurdum ekşi demeyecek her zamanki gibi.
Bu kentte yaşayan bir vatandaş olduğumuz unutularak, tespitlerimizden oluşan yazı içeriği de tabi ki bir maksada bağlanacak.
SAYIN YETKİLİLER!
Ülkemizin Covid-19 ile mücadele ettiği ve en çok temizliğe önem verilmesi gereken böyle bir zamanda anonslar yapamaz mısınız?
Muratlı’da böyle anonslar etkili olacaktır.
Hadi aramızda medeniyetten nasibini almamış, gelecek nesillere verdiği zararın farkında bile olmayan, virüs gibi dünyayı zehirleyen cahil insan çok. Hadi onların mazereti cahillik.
Sayın yöneticilerimiz, sizin mazeretiniz nedir?
Toplumu uyarmak, kamusal alanları korumak için elinizden geleni yapmak, çare bulmak sizin göreviniz değil mi? Gelişmiş toplumlar bunun çaresini nasıl bulmuş, araştırmaz mısınız?
İyi bir gelecek, temiz bir toplum, güzel bir şehir örnekleri çokça var ki; bunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Sizin de ‘YAŞANABİLİR BİR ŞEHİR’ olması için çabalayıp, örnek şehirler arasında olmak için bu şehre gereken hassasiyeti göstermenizi rica ediyoruz.
Gezdim, gördüm, yazdım ve anladım ki;
Yaşadığım şehri ‘YAŞANABİLİR BİR ŞEHİR’ olarak görene kadar yazacağım.
Çocuk parkları dâhil bütün parklar, bütün yeşil alanlar, kaldırımlar, cadde ve sokaklar…
Gezilebilir, yürünebilir, ışıl ışıl, tertemiz olana kadar yazacağım, yazmaya devam ediyor olacağım.
Hayal ettiğim MURATLI bu değil...
Başka bir konuda, başka bir yazımda görüşmek dileğiyle.
Hoşçakalın...

MURATLIMIZIN EN BÜYÜK SORUNU NEDİR?
Çevre ve hava kirliliği
Ulaşım ve otopark
Çarpık kentleşme
Alt yapı ve kanalizasyon
Asayiş ve uyuşturucu
Yeşil alan ve parklar
Yol ve kaldırımlar
Günlük Kurlar