Oturduğunuz koltuktan mı?
Fark ettiniz mi?
Herkeste bir üstünlük çabası, bir şeyleri kanıtlama çabası, bitmek bilmeyen burun büyüklüğü… Yahu burası dünya, dünya yalan dünya, gelip geçici dünya…
Makamlar, mevkiler, yetkiler…
Hepsinin başlayıp bittiği yer koca bir balon. Ben bunun busuyum, ben onun şusuyum, ben burada buyum, şurada şuyum; hepsini anladık… Peki insan mısın?
Hâlden anlar, tüm insanlara eşit davranır, yumuşak yüzlü, güzel huylu olup ayrıştırmadan sevip, sayıp, kucaklar mısın?
İnsanlarla konuşun, iletişim kurun; küçük büyük, yaşlı genç, fakir zengin ayırmayın…
Tüm fikirlere saygı duyun.
Unutmayın; “Mevki insanı değil, insan mevkiyi yükseltir”
“Kibir bele bağlanan taş gibidir, onunla ne yüzülür ne de uçulur!”
“Edebe riayet etmeyen hiç kimse, Allah-u Teâlâ’ya kavuşamaz”
Namazın sünnet ve edeplerinden birini gözetmek ve tenzihi bir mekruhtan sakınmak; zikir, fikirden (tefekkürden) üstündür.
Yönetirken, işletirken, çalışırken, dosta, arkadaşa, ailene, yalan olan koca dünyada bir nevi imtihan olurken, kibir denilen o kanser hastalıktan Allah cümlemizi sakınsın!
Ana baba hakkı çok büyüktür. Bu yüzden din düşmanları; “İslam’ı kökünden kazımak için aile yuvasını yıkmak lazım” diyorlar.
Size dininizi, imanınızı öğreten ana babanız sizden razı olmadıkça; Allah-u Teâlâ’nın sevgili kulu olamazsınız. İhsana kavuşma sebebi anne baba duasıdır.
Kalp dünya arzularından birine bağlı kaldığı ve geçici lezzetlerden birinin peşine takılıp gittiği müddetçe, ahireti nasıl sevebilir?
İnsanın ilmi arttıkça, Allah-u Teâlâ’ya sevgisi arttıkça, nefsinden soğumaya, nefret etmeye başlar. Bu hâle kavuşmak, Allah-u Teâlâ’nın lütuf ve ihsanıdır. O kulunu sevdiğinin alametidir.
Dünyada asıl marifet, çok para kazanmak değil; çok sevap kazanmaktır.
Dertlerinizi kullara değil, Allah-u Teâlâ’ya arz edin. İstisnalar hariç, dert ve belanın tamamının kendi kusur ve kabahatlerimizden dolayı olduğunu unutmayalım.
* Yumuşak ve mülayim olan kazanır.
* Çölde kalmış insanın suya hasreti gibi, herkesten dua almaya bakın. Üç kişinin duası kabul olur reddolunmaz: 1-Anne babanın. 2- Misafirin. 3- Mazlum olanların...
* Tatlı dilli, güler yüzlü olun. Hiç kimseyle münakaşa etmeyin. Bölünmeyin; tefrika fitnedir, sakın düşmeyin.
* Dünyadan sonraki yolculuk çok uzundur. O uzun sefer için, yol azığı hazırlayınız!
Başka bir konuda, bir başka yazımda görüşmek dileğiyle;
Hoşça kalın…
Fark ettiniz mi?
Herkeste bir üstünlük çabası, bir şeyleri kanıtlama çabası, bitmek bilmeyen burun büyüklüğü… Yahu burası dünya, dünya yalan dünya, gelip geçici dünya…
Makamlar, mevkiler, yetkiler…
Hepsinin başlayıp bittiği yer koca bir balon. Ben bunun busuyum, ben onun şusuyum, ben burada buyum, şurada şuyum; hepsini anladık… Peki insan mısın?
Hâlden anlar, tüm insanlara eşit davranır, yumuşak yüzlü, güzel huylu olup ayrıştırmadan sevip, sayıp, kucaklar mısın?
İnsanlarla konuşun, iletişim kurun; küçük büyük, yaşlı genç, fakir zengin ayırmayın…
Tüm fikirlere saygı duyun.
Unutmayın; “Mevki insanı değil, insan mevkiyi yükseltir”
“Kibir bele bağlanan taş gibidir, onunla ne yüzülür ne de uçulur!”
“Edebe riayet etmeyen hiç kimse, Allah-u Teâlâ’ya kavuşamaz”
Namazın sünnet ve edeplerinden birini gözetmek ve tenzihi bir mekruhtan sakınmak; zikir, fikirden (tefekkürden) üstündür.
Yönetirken, işletirken, çalışırken, dosta, arkadaşa, ailene, yalan olan koca dünyada bir nevi imtihan olurken, kibir denilen o kanser hastalıktan Allah cümlemizi sakınsın!
Ana baba hakkı çok büyüktür. Bu yüzden din düşmanları; “İslam’ı kökünden kazımak için aile yuvasını yıkmak lazım” diyorlar.
Size dininizi, imanınızı öğreten ana babanız sizden razı olmadıkça; Allah-u Teâlâ’nın sevgili kulu olamazsınız. İhsana kavuşma sebebi anne baba duasıdır.
Kalp dünya arzularından birine bağlı kaldığı ve geçici lezzetlerden birinin peşine takılıp gittiği müddetçe, ahireti nasıl sevebilir?
İnsanın ilmi arttıkça, Allah-u Teâlâ’ya sevgisi arttıkça, nefsinden soğumaya, nefret etmeye başlar. Bu hâle kavuşmak, Allah-u Teâlâ’nın lütuf ve ihsanıdır. O kulunu sevdiğinin alametidir.
Dünyada asıl marifet, çok para kazanmak değil; çok sevap kazanmaktır.
Dertlerinizi kullara değil, Allah-u Teâlâ’ya arz edin. İstisnalar hariç, dert ve belanın tamamının kendi kusur ve kabahatlerimizden dolayı olduğunu unutmayalım.
* Yumuşak ve mülayim olan kazanır.
* Çölde kalmış insanın suya hasreti gibi, herkesten dua almaya bakın. Üç kişinin duası kabul olur reddolunmaz: 1-Anne babanın. 2- Misafirin. 3- Mazlum olanların...
* Tatlı dilli, güler yüzlü olun. Hiç kimseyle münakaşa etmeyin. Bölünmeyin; tefrika fitnedir, sakın düşmeyin.
* Dünyadan sonraki yolculuk çok uzundur. O uzun sefer için, yol azığı hazırlayınız!
Başka bir konuda, bir başka yazımda görüşmek dileğiyle;
Hoşça kalın…
MURATLIMIZIN EN BÜYÜK SORUNU NEDİR?
Çevre ve hava kirliliği
Ulaşım ve otopark
Çarpık kentleşme
Alt yapı ve kanalizasyon
Asayiş ve uyuşturucu
Yeşil alan ve parklar
Yol ve kaldırımlar
Günlük Kurlar