İslami düşünceyi hayatın her safhasına aksiyoner bir biçimde uygulayan Osmanlı toplumunu insaflı yabancıların kaleminden öğrenmeye devam edelim. Belki bu şekilde batılılaşmanın bize nelere mal olduğunu daha iyi anlayacak, batıya örnek iken batıyı örnek almanın aslanın tilkiye özenmesi kadar tuhaf bir hal olduğunu daha iyi göreceğiz.
tasarım59 reklam paketi
                Önce Osmanlılar’da yardımlaşmayı ele alalım ve ister misiniz bu konuda Türk düşmanı olarak nam yapmış Avukat Guer’in itiraflarına paragraf açalım?
                Osmanlılarda hayır işleri birçok şekilde yapılırdı. Kimileri hapishaneleri ziyaret edip borç için yatan mahkumları kurtarır, kimisi ihtiyaçlarını açıklamaktan utanan fakirlere dağıtmak üzere cami imamlarına para bırakırdı. Kimileri cenazeyi defnettikten sonra mezarının üzerinde fakirlere yiyecek dağıtırdı. Bazı zenginler ibadet için camiler yaptırırdı. Kimileri genç neslin ilim tahsil etmeleri için medreseler yaptırırdı. Yolculara ve hastalara hastalar a hanlar yaptırırdı.
                Ayrıca akıl ve ruh hastalar için uygun hastaneler yaptırırlardı. Ve bu şefkat yurtlara hangi dinden ve hangi milletten olursa olsun, ücretsiz olarak bütün hastalar tedavi edilirdi.
                Türk düşmanı Avukat Guer, şahit olduğu bu muazzam yardım müesseseleri karşısında düşmanlığını unutmuş, adeta kendinden geçmiştir. Ve coşkuyla devam etmekten kendini alamamıştır.
                Fakirler bile birbirlerine ALLAH rızası için yardım ederlerdi. Ellerinde para yardımı gücü olmayanlar diğerlerine çalışarak yardım ederdi. Yolları tamir ederler ve yabancılara kılavuzluk ederlerdi. Ücret almadan su ihtiyaçlarını giderirlerdi.
                Osmanlı toplumunda yardımlaşma öylesine yaygın, şefkat ağı öylesine geniştir ki; Avukat Guer’in kayıtlarına göre hayvanlar alemine ve bitkilere dahi özen gösterirlerdi. Ayrıca Osmanlılar, sahipsiz hayvanlar beslemek için vakıflar kurmuş, ücretli kişiler görevlendirip sokaklarda ve her tarafta rastladıkları kedilere yiyecek verirlerdi. Avukat Guer’e göre bu hayvanlar, yardım eden insanların sanki seslerini tanırlarmış gibi koşarak yanlarına giderlermiş.
                Sadaka sisteminden, şefkat müessesesinden bitkilere kadar gerekli olan her şeyi yaparlardı. Guer devam ediyor; kurumaya yüz tutmuş ağaçlara su verilirdi... Bu dereceye varan sevap mefhumunu, böylesi geniş şefkat sistemini aklına sığdıramayan batının Avukatı Guer’i, kendi ölçüleriyle meseleye bakınca ancak kaçık demek suretiyle işin içinden sıyrılabilmiştir.
                Bir yabancı kişinin Osmanlı’nın herkese ve her yaratığa ve her türlü yardım ve şefkatini nasıl özenerek anlattığını görüyoruz. Günümüzde şu an vatandaş bildiğimiz bazılarının soysuzlaşıp, Osmanlı Sultanları’na hakaret ettiklerini görüyorum ve lanetliyorum. Bir de bunlar, kendilerine siyasetçi diyorlar, siyasetçi bozuntuları!
                Sizler siyasetçi olarak asil Türk milletini temsil edemezsiniz…


MURATLIMIZIN EN BÜYÜK SORUNU NEDİR?


Çevre ve hava kirliliği
Ulaşım ve otopark
Çarpık kentleşme
Alt yapı ve kanalizasyon
Asayiş ve uyuşturucu
Yeşil alan ve parklar
Yol ve kaldırımlar
reklam 1
Günlük Kurlar